Bayramda Kavak sahili yine kıraçacıların akınına uğradı. Kıraça bitmek bilmiyo. Ben şahsen kıraçaları tutup denize salan tek kişiydim yine. Çapari iğne iğneye geliyo. Ben her 10 lu çekişten en irileri (1-2 tane) seçip gerisini denize salıyorum. Böyle içim daha rahat. Yaklaşık 10 da 1 iri istavrit ara sırada yaprak geliyor.
Herkes sahildeydi çoluk çocuk kamış tutmayı bilmeyen bile 2 kilo rahat tutmuştur.
Hiç bir sene bu kadar kıraça bolluğu olmadı. Tabii bu kadar sıcak havalar da olmamıştı.
Sahili bilenler pek boş çekmedi. Takım her zaman ki yeşil floştu.
Yemli çinekop takımı veya çinekop çaparisi iş yapmadı. Ama havalar böyle giderse yapraklar büyüyeceği zamanda sahilde kalabilir. O zaman çapari iş yapar zannediyorum.
Küçükken tutabildiğimiz kadar tutup pay yapardık. 9-10 yaşındayken tuttuğumuz balık göze büyük geliyordu galiba. Sonra zamanla bazı balıkları almamaya başladım. Hatta işime yaramayacak kefalleri (40-45 cm lik) bile çok saldığım oldu.Çok büyük kefaller tuttuk ama balığı ayıklarken kokudan doyuyordum. Bütün evin kokusunu değiştiriyordu. Onun için o işi bıraktım. Bence 15 tane kıraçayı bir kerede çekmek çok ta önemli bi şey değil. Önemli olan salıp büyümelerini beklemek. Bu zamanla oluyor. Küçükken ne varsa topluyorduk. Sonraları ihtiyacımızı almaya başladık. Şimdi ise ihtiyacım olmayana olta atmıyorum. Zamanla gelişiyo insan. Gırgırların kıraçaya ağ atmalarını da şaşırarak seyrediyorum. Çünkü onların ağı bizim çapariyle 1 senede yaptığımız olayı. 1 saatte yapıyor.