03-10-2015, 10:45
(Son Düzenleme: 03-10-2015, 10:49, Düzenleyen: maceratorr.)
ağustos sonunda enezde ailecek tatil yaptım.
Aynı zamanda etraftaki barajları da gezeyim dedim.ilk iki barajı pek beğenmedim,haritada ismi olmayan bir baraj var,sütcüler köyü barajı aslında ismi,buraya vardığımda çok hoşuma gitti.
Baktım suda kaçışan gümüş balıkları var,hemen spin takımını hazırladım,akşam üstüydü.yarım saat kadar atıp çekince birkaç küçük turna ve pörç yakaladım.suya iade ettim.Bir tane de iri turna kaşıktan kurtuldu.
sivrisinekler azıtınca at çek yapmayı bıraktım,barajı seyre daldım.
Kuzu gibi sazanların atladığını gördüm ve tamam dedim,buraya geleceğim.
Neysa tatil bitti,bir ay kadar geçti,geçen hafta bayramın ikinci günü sabahında 8 yaşındaki oğlumu,arkadaşımı ve onun 9 yaşındaki oğlunu da alarak yola çıktık.
baraja vardık,kurulduk,botla girip çok sağlam yemledim.
akşam üstü balıklar koyun gibi atlayıp duruyorlar,bizi bir heyecan aldı,o gece heyecan ve umutla oltaların aksiyonunu bekledik,tık yok.
Ertesi sabah dedim ki kendi kendime,bu işte bir terslik var.
Dememe kalmadı,motorsikletli biri karş tarafımızdan barajın uç kısmına doğru sürdü,sis dağılınca bir saat kadar sonra elinde çuval gibi bir şeyle gitti.
merk ederek o tarafa gittim botla.
suyun kenarında üstü fiber kaplı tahta bir kayık vardı,içinde de ağ düzenekleri,ama ağı ve balıkları alıp gitmişti anlaşılan,bizi barajda görünce.
Köyden biriydi belli.
Sonra çobanın biri geldi,20 gündür suda ağ olduğunu,birilerinin her gün gelip kontrol ettiğini,yakalanan balıkları alıp gittiğini söyledi.
Çok sinirlenmiştim,böyle küçük bir gölete bile ağ atılıyordu.Trakyalı bir arkadaşım bana ''Burada her yere ağ atıyorlar,boşuna buralarda macera arama demişti'' aklıma onun sözleri geldi.
Belli ki balık ağdan dolayı çok stresli ve ürkmüştü.Sadece trofe boydaki balıklar atlayıp zıplıyor ama,yeme dokunan olmuyordu.Barajın korunaklı ağaçlık bölgesinden çıkmıyordu balık.
Son bir ümitle takrar sabah-akşam yemleme yaptık,50 koçan süt mısırı,5 kilo kaynamış kenevir tohumu,buğday,mısır,boili,pellet,küspe vs...
yok yok yok..
bikaç tane iri boy kızılkanat ve spinlerle yakalanan pörçleri temizleyip ateşte kızartıp yedik,nefsimizi körledik..bunun dışında bi aksiyon olmadı,çabaladığımız ve umut ettiğimizle kaldık,bir de bol bol sivrisinek ısırıklarıyla dönüş yolunu tuttuk.
Bu arada bişey daha söyleyeyim ki önemli..
Benim oğlanın canı sıkılır diye arkadaşa da demiştim,sen de oğlanı getir diye..Demez olaydım,iki yaramaz ve söz dinlemez çocuk bir araya gelince sabrımızı ve limitlerimizi zorlayan bir durum çıktı ortaya..
en az 15 er tane kaşık,maps ve sahteyi heba ettiler.Bir adet 4-5 kg turna nasıl olduysa çocuğun oltasına atladı,ben yetişene kadar çocuk korkudan ne yapacağını şaşırdı,eli ayağı titriyordu,bu arada turna kurtuldu ve gitti..
Siz siz olun,iki yaramazla balığa falan gitmeyin,balıkcılık yapamazsınız....
içimden hiç fotoğraf çekmek gelmediği için bu seferlik böyle olsun...
Kalın sağlıcakla..
HA ORADAKİ O AĞ ATILAN KAYIĞI BALTA İLE PARÇALAYACAKTIM HİDDETİMDEN AMA VİCDANIM EL VERMEDİ YİNE DE....
Aynı zamanda etraftaki barajları da gezeyim dedim.ilk iki barajı pek beğenmedim,haritada ismi olmayan bir baraj var,sütcüler köyü barajı aslında ismi,buraya vardığımda çok hoşuma gitti.
Baktım suda kaçışan gümüş balıkları var,hemen spin takımını hazırladım,akşam üstüydü.yarım saat kadar atıp çekince birkaç küçük turna ve pörç yakaladım.suya iade ettim.Bir tane de iri turna kaşıktan kurtuldu.
sivrisinekler azıtınca at çek yapmayı bıraktım,barajı seyre daldım.
Kuzu gibi sazanların atladığını gördüm ve tamam dedim,buraya geleceğim.
Neysa tatil bitti,bir ay kadar geçti,geçen hafta bayramın ikinci günü sabahında 8 yaşındaki oğlumu,arkadaşımı ve onun 9 yaşındaki oğlunu da alarak yola çıktık.
baraja vardık,kurulduk,botla girip çok sağlam yemledim.
akşam üstü balıklar koyun gibi atlayıp duruyorlar,bizi bir heyecan aldı,o gece heyecan ve umutla oltaların aksiyonunu bekledik,tık yok.
Ertesi sabah dedim ki kendi kendime,bu işte bir terslik var.
Dememe kalmadı,motorsikletli biri karş tarafımızdan barajın uç kısmına doğru sürdü,sis dağılınca bir saat kadar sonra elinde çuval gibi bir şeyle gitti.
merk ederek o tarafa gittim botla.
suyun kenarında üstü fiber kaplı tahta bir kayık vardı,içinde de ağ düzenekleri,ama ağı ve balıkları alıp gitmişti anlaşılan,bizi barajda görünce.
Köyden biriydi belli.
Sonra çobanın biri geldi,20 gündür suda ağ olduğunu,birilerinin her gün gelip kontrol ettiğini,yakalanan balıkları alıp gittiğini söyledi.
Çok sinirlenmiştim,böyle küçük bir gölete bile ağ atılıyordu.Trakyalı bir arkadaşım bana ''Burada her yere ağ atıyorlar,boşuna buralarda macera arama demişti'' aklıma onun sözleri geldi.
Belli ki balık ağdan dolayı çok stresli ve ürkmüştü.Sadece trofe boydaki balıklar atlayıp zıplıyor ama,yeme dokunan olmuyordu.Barajın korunaklı ağaçlık bölgesinden çıkmıyordu balık.
Son bir ümitle takrar sabah-akşam yemleme yaptık,50 koçan süt mısırı,5 kilo kaynamış kenevir tohumu,buğday,mısır,boili,pellet,küspe vs...
yok yok yok..
bikaç tane iri boy kızılkanat ve spinlerle yakalanan pörçleri temizleyip ateşte kızartıp yedik,nefsimizi körledik..bunun dışında bi aksiyon olmadı,çabaladığımız ve umut ettiğimizle kaldık,bir de bol bol sivrisinek ısırıklarıyla dönüş yolunu tuttuk.
Bu arada bişey daha söyleyeyim ki önemli..
Benim oğlanın canı sıkılır diye arkadaşa da demiştim,sen de oğlanı getir diye..Demez olaydım,iki yaramaz ve söz dinlemez çocuk bir araya gelince sabrımızı ve limitlerimizi zorlayan bir durum çıktı ortaya..
en az 15 er tane kaşık,maps ve sahteyi heba ettiler.Bir adet 4-5 kg turna nasıl olduysa çocuğun oltasına atladı,ben yetişene kadar çocuk korkudan ne yapacağını şaşırdı,eli ayağı titriyordu,bu arada turna kurtuldu ve gitti..
Siz siz olun,iki yaramazla balığa falan gitmeyin,balıkcılık yapamazsınız....
içimden hiç fotoğraf çekmek gelmediği için bu seferlik böyle olsun...
Kalın sağlıcakla..
HA ORADAKİ O AĞ ATILAN KAYIĞI BALTA İLE PARÇALAYACAKTIM HİDDETİMDEN AMA VİCDANIM EL VERMEDİ YİNE DE....