30-05-2011, 16:54
Kurbağa balığı (uranoscopus scaber), ılıman denizlerde yaşayan bir balık türüdür.
Akdeniz, Ege ve Marmara'da taşlık ve yosunlu bölgelerde yaşar. Dipte yatarak başının üstündeki gözleri ile küçük canlıları veya balıkları görüp avlar. Nisan – Mayıs aylarında kışladıkları derin sulardan sahillere, bazende acısu bölgelerine sokulup Temmuz – Eylül arasında üreme yapar. 10 – 20 000 yumurta döker. Yavrular önce planktonlarla daha sonra omurgasızlarla beslenir.. Özel avcılığı yapılmadığı için ekonomik değeri azdır.Eti zehirlidir. Tetrodoksin isimli zehirli bir madde içerirler.Özellikle kas kasılmalarına ve felce neden tetrodoksin isimli madde bütün kurbağa balıklarında bulunur.Ancak eti Japonyada yapıldığı gibi işlemlerden geçirildikten sonra yenebilir.
Yakalananlar genellikle 25-30 cm boyunda. Ama boyu 60 cm. ağırlığı ise 3 kg kadar olanlarını görmek de mümkündür. Pulsuz ve çok esnek bir deriye sahiptir.Sırt yüzgeci yoktur, kuyruğunun çatalları gri, ortası ise sarı ve üzerinde siyah noktalar var. Alt yarısı kurşuni, üst ve sırt kısmı ise siyah beneklerle dolu olup koyu gridir. Yöremizde kurbağa balığı adıyla da bilinen bu balık, kendini tehlikede hissettiği an, bir balon gibi şişiyor.
Bilimsel adı lagocephalus sceleratus olan balon balığı, Tetraodontidae familyasındandır.( Eski Yunanca�da tetra= dört ve odous= diş demektir.) Üst çenede iki adet, kartal gagası gibi, öne doğru, alt çenedekiler ise içe doğrudur. Oldukça kuvvetli ve keskin olan bu dişleri sayesinde kabukluları rahatlıkla yiyebilmektedir.
Bu balıklar Avustralya, Japonya, Hint Okyanusu, Doğu Afrika, Kızıl Deniz kökenlidir ve Süveyş Kanalı vasıtasıyla Akdeniz'e geçmişlerdir. İskenderun�dan Muğla�ya kadar olan sahillerimizde sayıları gün geçtikçe artmaktadır.
Balık, tetrodotoksin zehirlenmesine yol açıyor. Kendisi zehir üretmiyor ama aldığı zehiri depoluyor. Bu zehirli maddeye bir deniz yosunu türünde ( kırmızı alglerde) rastlanmış. Balon balığının da bakteriyi bu bitkiyi yiyerek aldığı sanılmaktadır. İşin ilginç yanı balon balığı bu toksine karşı dayanıklıdır. Sözkonusu zehirli madde, balığın derisi, karaciğeri ve bağırsaklarında bulunmaktadır. Zehirlenme belirtisi: Önce karın ağrısı, ishal, dudaklarda ve ağız içerisinde uyuşma daha sonra da nefes darlığı.
Bunun yanında, Kanadalı bilim adamları, balon balığından elde edilen ve siyanürden daha etkili olan bir maddeden, kanser hastalarının ağrılarını dindirmek ve uyuşturucu bağımlılarını bu alışkanlıktan kurtarmak amacıyla yararlanmayı planlıyorlar.
Bu balığın yenilmemesi öneriliyor ama yine de yenilecekse, derisinin yüzülmesi, iç organlarının patlatılmadan dikkatlice çıkarılması gerekmektedir. Japonya'da bu balıktan yapılan fugu adı verilen yemek, diplomalı aşçılar tarafından hazırlanmaktadır. Diploma bir sınav sonrası veriliyor. Sınavda aşçı bu yemeği hazırlayıp yiyor ve ölmüyorsa diplomayı hak ediyor.
Akdeniz, Ege ve Marmara'da taşlık ve yosunlu bölgelerde yaşar. Dipte yatarak başının üstündeki gözleri ile küçük canlıları veya balıkları görüp avlar. Nisan – Mayıs aylarında kışladıkları derin sulardan sahillere, bazende acısu bölgelerine sokulup Temmuz – Eylül arasında üreme yapar. 10 – 20 000 yumurta döker. Yavrular önce planktonlarla daha sonra omurgasızlarla beslenir.. Özel avcılığı yapılmadığı için ekonomik değeri azdır.Eti zehirlidir. Tetrodoksin isimli zehirli bir madde içerirler.Özellikle kas kasılmalarına ve felce neden tetrodoksin isimli madde bütün kurbağa balıklarında bulunur.Ancak eti Japonyada yapıldığı gibi işlemlerden geçirildikten sonra yenebilir.
Yakalananlar genellikle 25-30 cm boyunda. Ama boyu 60 cm. ağırlığı ise 3 kg kadar olanlarını görmek de mümkündür. Pulsuz ve çok esnek bir deriye sahiptir.Sırt yüzgeci yoktur, kuyruğunun çatalları gri, ortası ise sarı ve üzerinde siyah noktalar var. Alt yarısı kurşuni, üst ve sırt kısmı ise siyah beneklerle dolu olup koyu gridir. Yöremizde kurbağa balığı adıyla da bilinen bu balık, kendini tehlikede hissettiği an, bir balon gibi şişiyor.
Bilimsel adı lagocephalus sceleratus olan balon balığı, Tetraodontidae familyasındandır.( Eski Yunanca�da tetra= dört ve odous= diş demektir.) Üst çenede iki adet, kartal gagası gibi, öne doğru, alt çenedekiler ise içe doğrudur. Oldukça kuvvetli ve keskin olan bu dişleri sayesinde kabukluları rahatlıkla yiyebilmektedir.
Bu balıklar Avustralya, Japonya, Hint Okyanusu, Doğu Afrika, Kızıl Deniz kökenlidir ve Süveyş Kanalı vasıtasıyla Akdeniz'e geçmişlerdir. İskenderun�dan Muğla�ya kadar olan sahillerimizde sayıları gün geçtikçe artmaktadır.
Balık, tetrodotoksin zehirlenmesine yol açıyor. Kendisi zehir üretmiyor ama aldığı zehiri depoluyor. Bu zehirli maddeye bir deniz yosunu türünde ( kırmızı alglerde) rastlanmış. Balon balığının da bakteriyi bu bitkiyi yiyerek aldığı sanılmaktadır. İşin ilginç yanı balon balığı bu toksine karşı dayanıklıdır. Sözkonusu zehirli madde, balığın derisi, karaciğeri ve bağırsaklarında bulunmaktadır. Zehirlenme belirtisi: Önce karın ağrısı, ishal, dudaklarda ve ağız içerisinde uyuşma daha sonra da nefes darlığı.
Bunun yanında, Kanadalı bilim adamları, balon balığından elde edilen ve siyanürden daha etkili olan bir maddeden, kanser hastalarının ağrılarını dindirmek ve uyuşturucu bağımlılarını bu alışkanlıktan kurtarmak amacıyla yararlanmayı planlıyorlar.
Bu balığın yenilmemesi öneriliyor ama yine de yenilecekse, derisinin yüzülmesi, iç organlarının patlatılmadan dikkatlice çıkarılması gerekmektedir. Japonya'da bu balıktan yapılan fugu adı verilen yemek, diplomalı aşçılar tarafından hazırlanmaktadır. Diploma bir sınav sonrası veriliyor. Sınavda aşçı bu yemeği hazırlayıp yiyor ve ölmüyorsa diplomayı hak ediyor.