03-11-2016, 18:36
merhaba,
bir ara bahsetmiştim bir yerlerde; Hurghada diye bir yer var mısır da ve kızıldeniz kenarında... gideceğiz belki demiştim...
Gittik; 25 ekim 2 kasım arası bir hafta oradaydık... eşim, iki kardeşi ve ben...
hurghada, mısır genelinden çok farklı, neredeyse sadece kızıldeniz tatili üzerine sıfırdan kurulmuş bir şehir; evveli yok gibi bir şey... sadece oteller, turizme dair diğer şeyler vb... (hiç piramit yok
)
fakat muhteşem bir yer; kızıldenize dünyanın akvaryumu diyorlar ya; aynen öyle... her taraf resif mercan kayalıkları, resifler ve hınca hınç balık balık... rengarenk, her boy türlü şekillerde...
3 şey yaptım:
bir tura katıldım şnorkelle daldık gezdik filan falan...
bir tura katıldım çölde atv lerle gezdik bedevi hayatına dahil olduk filan falan...
sadece bize özel bir balık tutma fishing turu...
şnorkel turunda o kadar çok balık gördük ki, yanımdakilere 'bu balıkları tutmaya kıyamaz insan' dediğimi hatırlıyorum; öyle güzeller... (balıkları yemliyorlar, bir resif alanında ve tüm balıklar üşüşüyor; balıkların içinde yüzüyorsun. böyle gelip karşında durup sana bakıyor mesela bir napolyon balığı... aşağıda resif kayalarında müren (murina diye bağırıyor tur rehberi alex önce anlamadım ama görünce murina nın morina değil müren olduğunu anladım) uzanıp duruyor)
balık turuna sonraki gün gittik... tur rehberi hasan sordu 'büyük balık mı istersin yoksa çok balık tutmak mı?'.. büyük için akşama kadar bekleyebilir ve bazen tutamayabilirsin, küçükler için istediğin kadar tutabilirsin dedi... eşimin kardeşi de hevesli ya küçük olsun bizim olsun filan dedik...
bir resife gittik...
kalamar takılmış tekne tipi oltaları aşağıya birakıyorsun hoop bir adet bongoz balığı... sonra bir daha, bir daha, bir daha... sürekli... küçük derken kızıldenizin küçüğü buraların büyüğü...
ben bir müddet sonra sıkıldım... kendi takımlarımla at-çek yapmak istedim... zira avcıya mücadele duygusunu vermiyor yemli balık tutmak; en azından bendeki his bu... e birde çok balık tutmak biçiminde bir tatmin durumumda yok, zaten olsa bile attığın geliyor, aşağısı balık kaynıyor dolayısıyla 100 kilo tutsan ne...
ancak çok keyif aldık hep beraber... eşim bile tuttu ya
)
mısır halkı temiz, bize benziyorlar sosyal halleri itibarıyle... özde temizler fakat malum ki yokluk, kötü yönetim vb sebepler bizi nasıl temizlik, dürüstlük vb medeni hassasiyetlerden uzaklaştırıyor ve vahşi bir hayata tutunma duygusu galip geldiği için bunlar önemsizleşiyor ya; aynısı onlarda da söz konusu... şehrin fakir kesimleri daha kötü durumda... ama insanı cana yakın...türkleri çok seviyorlar... her sohbet imkanı bulduğumuz kişi türklerden hoşnutlukla bahsederken 'erdogan make very strong place turkey' gibi cümleler kurdu... 'çok akıllı adam, bizde yok' diyeni vardı...
düşündüm ki; ülke yönetimleri bir tarafa... oralarda tarihten gelen ve asla yitirilmeyecek bir 'fazladan şey-bağ' var bize dair...
yemekleri bizimkilere çok yakın... mesela musakka yiyebiliyorsun... tek sorun eğer kişniş sevmiyorsan zorlanırsınız zira herşeye kişniş katıyorlar... kişnişi de ya çok seversin yada nefret edersin; arası olmayan bir bitki... ben severim...
balık meselesinde... umduğumu bulamadım... ben internetten baktığımda böyle dev balık turları filan görmüştüm... gidince bakarız demiştim... fakat şöyle bir durum var... o turlar yatılı imiş ve bir yatta doğrudan konaklama hizmeti veriyorlarmış... günü birlik turlar da var ama baktım biraz karışacak... uzatmadım ve günlük bir tur aldım... bizimkilerin de hevesini bozmamak için 'küçük ama çok balık' seçeneğini tercih ettim... tur rehberi balıkçı hasanla sohbet ettim; tuna fish ten, köpekbalığına, baraküdaya her tür balık söz konusu... her birinin takımlarını avlanma yöntemlerini filan anlattı...
şöyle bir sorun var... hurghada bir tatil şehri, sadece bunun için sıfırdan inşa edilmiş... hal böyle olunca bütün sahil şeridini oteller işgal etmiş... bir karış serbest bir alan kalmamış... bu durumda da oltamı alıp bir sahile gideyim de iki olta atayım fikrim yattı kaldı... kaldığımız otel bir resifin üzerine kurulu şnorkelle dalıyorum aşağısı kıyamet gibi balık ama önümde kocaman bir tabela 'no fishing'...
böylece benim, 'bizimkiler denize filan girer ben sabahtan akşama balık tutarım' biçimindeki tatil planım suya düştü...
balık halini ziyaret ettim... tuhaf geldi; zira insan akvaryum balıklarını yiyiyorlarmış gibi düşünüyor... papağan balığı, melek balığı filan kiloyla satılıyor
kaldığımız otel tek kendi resifi olan otelmiş... kendine bir de lagün yapmış... desert rose hurghada diye bir yer...
yediğini içtiğini yaptığını ettiğini ifşa etmek kaabilinden saymazsanız (ben hala alışamadım bu işlere de o sebeple söylüyorum) aşağıda bir kaç foto da bulabilirsiniz...
bir ara bahsetmiştim bir yerlerde; Hurghada diye bir yer var mısır da ve kızıldeniz kenarında... gideceğiz belki demiştim...
Gittik; 25 ekim 2 kasım arası bir hafta oradaydık... eşim, iki kardeşi ve ben...
hurghada, mısır genelinden çok farklı, neredeyse sadece kızıldeniz tatili üzerine sıfırdan kurulmuş bir şehir; evveli yok gibi bir şey... sadece oteller, turizme dair diğer şeyler vb... (hiç piramit yok

fakat muhteşem bir yer; kızıldenize dünyanın akvaryumu diyorlar ya; aynen öyle... her taraf resif mercan kayalıkları, resifler ve hınca hınç balık balık... rengarenk, her boy türlü şekillerde...
3 şey yaptım:
bir tura katıldım şnorkelle daldık gezdik filan falan...
bir tura katıldım çölde atv lerle gezdik bedevi hayatına dahil olduk filan falan...
sadece bize özel bir balık tutma fishing turu...
şnorkel turunda o kadar çok balık gördük ki, yanımdakilere 'bu balıkları tutmaya kıyamaz insan' dediğimi hatırlıyorum; öyle güzeller... (balıkları yemliyorlar, bir resif alanında ve tüm balıklar üşüşüyor; balıkların içinde yüzüyorsun. böyle gelip karşında durup sana bakıyor mesela bir napolyon balığı... aşağıda resif kayalarında müren (murina diye bağırıyor tur rehberi alex önce anlamadım ama görünce murina nın morina değil müren olduğunu anladım) uzanıp duruyor)
balık turuna sonraki gün gittik... tur rehberi hasan sordu 'büyük balık mı istersin yoksa çok balık tutmak mı?'.. büyük için akşama kadar bekleyebilir ve bazen tutamayabilirsin, küçükler için istediğin kadar tutabilirsin dedi... eşimin kardeşi de hevesli ya küçük olsun bizim olsun filan dedik...
bir resife gittik...
kalamar takılmış tekne tipi oltaları aşağıya birakıyorsun hoop bir adet bongoz balığı... sonra bir daha, bir daha, bir daha... sürekli... küçük derken kızıldenizin küçüğü buraların büyüğü...
ben bir müddet sonra sıkıldım... kendi takımlarımla at-çek yapmak istedim... zira avcıya mücadele duygusunu vermiyor yemli balık tutmak; en azından bendeki his bu... e birde çok balık tutmak biçiminde bir tatmin durumumda yok, zaten olsa bile attığın geliyor, aşağısı balık kaynıyor dolayısıyla 100 kilo tutsan ne...
ancak çok keyif aldık hep beraber... eşim bile tuttu ya

mısır halkı temiz, bize benziyorlar sosyal halleri itibarıyle... özde temizler fakat malum ki yokluk, kötü yönetim vb sebepler bizi nasıl temizlik, dürüstlük vb medeni hassasiyetlerden uzaklaştırıyor ve vahşi bir hayata tutunma duygusu galip geldiği için bunlar önemsizleşiyor ya; aynısı onlarda da söz konusu... şehrin fakir kesimleri daha kötü durumda... ama insanı cana yakın...türkleri çok seviyorlar... her sohbet imkanı bulduğumuz kişi türklerden hoşnutlukla bahsederken 'erdogan make very strong place turkey' gibi cümleler kurdu... 'çok akıllı adam, bizde yok' diyeni vardı...
düşündüm ki; ülke yönetimleri bir tarafa... oralarda tarihten gelen ve asla yitirilmeyecek bir 'fazladan şey-bağ' var bize dair...
yemekleri bizimkilere çok yakın... mesela musakka yiyebiliyorsun... tek sorun eğer kişniş sevmiyorsan zorlanırsınız zira herşeye kişniş katıyorlar... kişnişi de ya çok seversin yada nefret edersin; arası olmayan bir bitki... ben severim...
balık meselesinde... umduğumu bulamadım... ben internetten baktığımda böyle dev balık turları filan görmüştüm... gidince bakarız demiştim... fakat şöyle bir durum var... o turlar yatılı imiş ve bir yatta doğrudan konaklama hizmeti veriyorlarmış... günü birlik turlar da var ama baktım biraz karışacak... uzatmadım ve günlük bir tur aldım... bizimkilerin de hevesini bozmamak için 'küçük ama çok balık' seçeneğini tercih ettim... tur rehberi balıkçı hasanla sohbet ettim; tuna fish ten, köpekbalığına, baraküdaya her tür balık söz konusu... her birinin takımlarını avlanma yöntemlerini filan anlattı...
şöyle bir sorun var... hurghada bir tatil şehri, sadece bunun için sıfırdan inşa edilmiş... hal böyle olunca bütün sahil şeridini oteller işgal etmiş... bir karış serbest bir alan kalmamış... bu durumda da oltamı alıp bir sahile gideyim de iki olta atayım fikrim yattı kaldı... kaldığımız otel bir resifin üzerine kurulu şnorkelle dalıyorum aşağısı kıyamet gibi balık ama önümde kocaman bir tabela 'no fishing'...
böylece benim, 'bizimkiler denize filan girer ben sabahtan akşama balık tutarım' biçimindeki tatil planım suya düştü...
balık halini ziyaret ettim... tuhaf geldi; zira insan akvaryum balıklarını yiyiyorlarmış gibi düşünüyor... papağan balığı, melek balığı filan kiloyla satılıyor

kaldığımız otel tek kendi resifi olan otelmiş... kendine bir de lagün yapmış... desert rose hurghada diye bir yer...
yediğini içtiğini yaptığını ettiğini ifşa etmek kaabilinden saymazsanız (ben hala alışamadım bu işlere de o sebeple söylüyorum) aşağıda bir kaç foto da bulabilirsiniz...