17-08-2012, 02:11
(Son Düzenleme: 17-08-2012, 02:48, Düzenleyen: egenindibi.)
Hepinize merhabalar
Öncelikle ilk konum sürç-i lisan edersem affola,
15.08.2012 tarihinde yani dün sabah arkadaşım Halil ile birlikte Ankara-Kızılcahamam-Eğrekkaya barajına doğru yola çıktık. Hava 3 gün öncesi yağmurlu ve dengesiz halini bırakıp klasik bir ağustos gününe dönmüştü güneşli ve sıcaktı. İlk defa burada avlanacaktık Eğrekkaya barajının neresinden su kenarına arabayı indirebileceğimizi ve botu nerden baraja sokabileceğimizi googleearth den aldığımız cıktılar sayesinde çok kolay bir şekilde bulduk, burasının nasıl av verdiği, barajın hangi tarafı turna için ideal vb konuları araştırıp bilgi sahibi olmuştum.
Barajın iyi perch yaptığını ama son yıllarda turna konusunda iyi av verdiğini internet sayesinde öğrendim. Ankarada turna için herkesin gittiği yerlerin haricinde yeni bir yer görmek istedim ve sabah ordaydık.
Saat 10.30 da botumuzu indirip baraja girdik, su durgun ve rüzgar yoktu, 50 faktör güneş kremlerimizi sürünüp başladık at çek yapmaya, bu şekilde öğleyi buldu ve bir kere bile oltaya vuran yoktu, bizde burda turnanın varlığından şüphe etmeye başladık, Halil dedim birazda sırtı çekelim dinlenmiş oluruz ve başladık sırtıya, 5 dk sonra kamış bir anda yatıverdi hemen elektirikli motoru kapattım ve çapayı atıverdim ve oltama yapıştım. Sırtı cekerken botun arkasından gelen mavi gümüş rengi suya dalan gagalı rapalanın misinasını uzun bıraktıgım için bu çekme süresi uzadıkça uzadı bir ara bayağı bir geriden su üzerinde bir çalkantı oldu eyvah dedim mesafe bayağı var birazda kaçırma korkusuyla hızlandım, öncelikle büyük balıkta acele etmemem gerektiğini duymustum ama sevinç ve heyacan birlikte insan kendini kaybediyor, derken turnam bota yaklaştı kepçeci arkadaşım Halil kepçeyi daldırdı suya aman dedim (kepçeci hatası yüzünden çok balık kaçıran bir insan olduğum için) sonra tekrar aman Halilciğim dedim kurban olurum sana Balık uzak mesafeden ve yavas yora yora geldiği için üzmedi bizi Halil amcası alıverdi ilk hamlede, işte bu dedim mutluluk uzun zamandır beklediğim ve aradığım balığı bulmuştum, o anki mutluluğumu anlatamam inanın, livara yerlestirdik tosunu ve ava devam ettik,
saat 16.00 doğru bir mola vermek için karaya çıktık, hazır karadayken aküyü arabaya bağlayıp şarj etmeye koyulduk e malum sırtı güzel rahat keyifli ama aküden yiyor, turnamızla fotolarımızı çekip 45 dk sonra tekrar sudaydık ama rüzgar başladı ve bu da dalgaya sebeb oldu buna rağmen barajın gitmediğimiz akşam suyunda gideriz diye konuştuğumuz yerler devam ettik amma velakin tık yoktu. güneş batıyordu, rüzgar ve dalgalarda iyice şiddetlendi bizde dönüş yoluna geçtik arabaya doğru, dalgalarla mücadeleden sonra üşüyerek karaya çıktık ve iftarımızı açıp ankaraya yola çıktık. evde 30cm lik cetvel ölçtüğümde turnayı(hanımla atıştık metreyi kaybetmiş yahu) 64 cm ve 2,9kilo geldi,
size ekipmanlarımızdan bahsetmek istiyorum, kamışlarımız 2 parça 1.80 lik yerli kamışlardan, aynı şekilden makinelerde yerli ve 9 bilyalı,değişik renklerde ucuz yollu sasi,rapala ve kaşıklar kullandık
bu ilk konumda eksik veya yanlış bir şeyler yazdıysam yönetici abilerimin ve arkadaşların düzeltmesini rica ederim.mutluluğumu paylaştıgınız için teşekkür ederim..
Öncelikle ilk konum sürç-i lisan edersem affola,
15.08.2012 tarihinde yani dün sabah arkadaşım Halil ile birlikte Ankara-Kızılcahamam-Eğrekkaya barajına doğru yola çıktık. Hava 3 gün öncesi yağmurlu ve dengesiz halini bırakıp klasik bir ağustos gününe dönmüştü güneşli ve sıcaktı. İlk defa burada avlanacaktık Eğrekkaya barajının neresinden su kenarına arabayı indirebileceğimizi ve botu nerden baraja sokabileceğimizi googleearth den aldığımız cıktılar sayesinde çok kolay bir şekilde bulduk, burasının nasıl av verdiği, barajın hangi tarafı turna için ideal vb konuları araştırıp bilgi sahibi olmuştum.
Barajın iyi perch yaptığını ama son yıllarda turna konusunda iyi av verdiğini internet sayesinde öğrendim. Ankarada turna için herkesin gittiği yerlerin haricinde yeni bir yer görmek istedim ve sabah ordaydık.
Saat 10.30 da botumuzu indirip baraja girdik, su durgun ve rüzgar yoktu, 50 faktör güneş kremlerimizi sürünüp başladık at çek yapmaya, bu şekilde öğleyi buldu ve bir kere bile oltaya vuran yoktu, bizde burda turnanın varlığından şüphe etmeye başladık, Halil dedim birazda sırtı çekelim dinlenmiş oluruz ve başladık sırtıya, 5 dk sonra kamış bir anda yatıverdi hemen elektirikli motoru kapattım ve çapayı atıverdim ve oltama yapıştım. Sırtı cekerken botun arkasından gelen mavi gümüş rengi suya dalan gagalı rapalanın misinasını uzun bıraktıgım için bu çekme süresi uzadıkça uzadı bir ara bayağı bir geriden su üzerinde bir çalkantı oldu eyvah dedim mesafe bayağı var birazda kaçırma korkusuyla hızlandım, öncelikle büyük balıkta acele etmemem gerektiğini duymustum ama sevinç ve heyacan birlikte insan kendini kaybediyor, derken turnam bota yaklaştı kepçeci arkadaşım Halil kepçeyi daldırdı suya aman dedim (kepçeci hatası yüzünden çok balık kaçıran bir insan olduğum için) sonra tekrar aman Halilciğim dedim kurban olurum sana Balık uzak mesafeden ve yavas yora yora geldiği için üzmedi bizi Halil amcası alıverdi ilk hamlede, işte bu dedim mutluluk uzun zamandır beklediğim ve aradığım balığı bulmuştum, o anki mutluluğumu anlatamam inanın, livara yerlestirdik tosunu ve ava devam ettik,
saat 16.00 doğru bir mola vermek için karaya çıktık, hazır karadayken aküyü arabaya bağlayıp şarj etmeye koyulduk e malum sırtı güzel rahat keyifli ama aküden yiyor, turnamızla fotolarımızı çekip 45 dk sonra tekrar sudaydık ama rüzgar başladı ve bu da dalgaya sebeb oldu buna rağmen barajın gitmediğimiz akşam suyunda gideriz diye konuştuğumuz yerler devam ettik amma velakin tık yoktu. güneş batıyordu, rüzgar ve dalgalarda iyice şiddetlendi bizde dönüş yoluna geçtik arabaya doğru, dalgalarla mücadeleden sonra üşüyerek karaya çıktık ve iftarımızı açıp ankaraya yola çıktık. evde 30cm lik cetvel ölçtüğümde turnayı(hanımla atıştık metreyi kaybetmiş yahu) 64 cm ve 2,9kilo geldi,
size ekipmanlarımızdan bahsetmek istiyorum, kamışlarımız 2 parça 1.80 lik yerli kamışlardan, aynı şekilden makinelerde yerli ve 9 bilyalı,değişik renklerde ucuz yollu sasi,rapala ve kaşıklar kullandık
bu ilk konumda eksik veya yanlış bir şeyler yazdıysam yönetici abilerimin ve arkadaşların düzeltmesini rica ederim.mutluluğumu paylaştıgınız için teşekkür ederim..
Barış Ç.
İzmir-Ankara
1977
İzmir-Ankara
1977