04-07-2009, 21:14
Eğer bir insan sizinle değerli bir bilgiyi paylaşırsa ve siz de bundan faydalanırsanız, sizinde bunu diğer insanlarla paylaşma gibi ahlaki göreviniz vardır ilkesiyle bu konuyu okuduklarım, kendi araştırmalarım ve üstadlardan edindiğim bilgiler ışığında sizlerle paylaşmaya çalışacağım.
Bilindiği üzere levrek balığı avı veya balık avı birçok koşulun yerine getirilmesi ile başarıya ulaşabilir. Sahte/yapay/suni balıkla (bundan sonra yazıda “sahte balık” olarak anılacaktır) levrek avında bu koşullardan biri de seçilecek olan sahte balığın renk seçiminin yapılmasıdır.
RENK ve RENK OLUŞUMU
Bir kaynaktan yayımlanan ya doğrudan, ya da kendisi ışık kaynağı olmayan bir cisimle etkileştikten sonra algılanan bir ışığın, göz üzerindeki izleniminden kaynaklanan duyuma renk denir. Elektromanyetik enerji dalgalarından biri olan ışık, rengin kaynağıdır.
Canlı yaşamında son derece önemli bir rolü olan renklerin oluşması için neler gereklidir genel olarak inceleyelim.
1-Rengin oluşması için gerekli olan ilk koşul ışığın varlığıdır. Bu nedenle öncelikle güneşten gelen ışınların nasıl bir özelliğe sahip olması gerektiğini inceleyerek başlamakta fayda vardır. Renklerin oluşabilmesi için güneşten yeryüzüne gelen ışığın, renkleri meydana getirebilecek şekilde, belirli bir dalga boyuna sahip olması gerekmektedir.
2-Atmosferden geçen ışık yeryüzüne dağılır ve rastladığı maddelerin hepsine çarparak yansır. Işığın çarptığı maddelerin, ışığı yutmayıp yansıtacak özelliklerde olması gereklidir. Görüldüğü gibi maddelerin yapısal özelliğinin de yeryüzüne ulaşan bu ışıkla renkleri oluşturacak şekilde uyumlu olması gereklidir. Bu şart da gerçekleşir ve güneşten gelen ışığın çarptığı maddelerden kolaylıkla yeni bir ışık dalgası yayılır.
3-Renklerin oluşumundaki diğer bir aşama da ışık dalgalarını algılayabilecek bir algılayıcıya, yani göze ihtiyaç olmasıdır. Işık dalgalarının görme organlarıyla da uyum içinde olması zorunludur.
4-Güneşten gelen ışınlar gözümüzün tabakalarından geçip retina bölgesinde elektrik sinyaline dönüştürülmelidir. Daha sonra bu elektrik sinyalleri insan beyninde görüntüyü algılamakla sorumlu olan görüntü merkezine ulaştırılmalıdır.
5-Bizim herhangi bir rengi gördüğümüzü ifade edebilmemiz için gerçekleşmesi gereken son bir aşama daha vardır. Renklerin oluşmasındaki son aşama görme merkezine gelen elektrik sinyallerinin, burada bulunan sinir hücreleri tarafından "renk" olarak algılanabilmesidir.
Görüldüğü gibi tek bir rengin oluşması için oldukça detaylı ve birbirine bağlı bir sıralama izleyen işlemler gereklidir.
Eğer yazıyı okuyup, bu noktaya kadar geldiyseniz içinizden “ya teknik bilgilendirme mi balık avı mı” demeye başlamışsınızdır sanırım. O kısım da gelecek ama sırasıyla. Renk kavramını özümsemeden seçim yapılabileceği kanaatinde değilim. Önce olayı kavramları ile algılamalıyız ki seçim koşullarını bu bilgiler ışığında değerlendirebilelim. Sonrası kendinden gelecektir.
BALIKLARDA RENK
Gelelim balıklarda renk algısı meselesine;
Balıklar renkleri görüyorlar mı? Evet, çoğunluğu aynen görüyor. Karada yaşayan canlılardan biraz farklı olarak, göz retinaları iki çeşit görme yeteneğine sahiptir. Bazı tür balıklar aynı anda bu iki özelliği birden taşır. Göz retinaları karanlık ve aydınlığa göre adapte olabilir. Bu tür balıklar aydınlıkta renkleri aynen görmekle birlikte, karanlıkta sadece tonları algılayabilir. Bütün renkleri, su içinde farklı mesafelerden aynen gördükleri gibi, bazı renkleri ise farklı mesafelerden değişik renk, ton veya koyulukta algılarlar. Bunun sebebi, her bir rengin farklı bir dalga boyuna sahip olmasıdır. İnsanlardan beş kat daha fazla renkleri algılayabildikleri açıklanmıştır. Su içindeki bir balık suyun dışındaki bir görüntüyü on beş metreden rahatça algılayabilir.
Bu özellikleriyle balıkların renk algısının oldukça gelişmiş olduğu söylenebilir. Bunların ışığında; unutmamalıyız ki biz balığı görüyorsak o da bizi görüyordur. Bu sebeple usta avcılar balığa görünmemenin, avcılıktaki önemi konusunu birçok kez vurgulamışlardır. Gece kıyıdan yemli levrek avında herhangi bir ışık kaynağının (el veya kafa üstü feneri) açılması bile avlağı olumsuz etkilemektedir.
Renk etkisinin sualtındaki canlılar üzerindeki algılanmasına göre hangi renkte sahte balığı, hangi ortamlarda kullanılacağımıza karar veririz. Gün ışığının içindeki yedi ana renk su içinde belli bir mesafe ile yol alır ve sualtında aşağıdaki gibi etkiler gösterir.
![[Resim: renkdalgaboyu.jpg]](http://img190.imageshack.us/img190/6294/renkdalgaboyu.jpg)
(İnsan gözü 380nm ile 780nm arasındaki dalgaboylarını algılayabilir)
![[Resim: renkj.jpg]](http://img193.imageshack.us/img193/9687/renkj.jpg)
Bunların sualtında bir canlı tarafından kaç metreden öz renklerini kaybetmeden görülebileceği aşağıda verilmiştir.
Kırmızı; suyun altında ilk sekiz metreye kadar kendi rengini muhafaza eder, sonra ulaşabildiği uzak mesafeye göre açık gri renkten koyu gri renge doğru, koyulaşarak görünür ve nihayetinde kırmızı renk artık ulaştığı son noktadan siyah renk (karartı) olarak algılanır.
Kavuniçi; rengi on iki metreye kadar,
Sarı; yirmibir metreye kadar,
Yeşil ve mavi renkleri ışığın aydınlattığı mesafe boyunca,
Gri ve Siyah renkleri de bunların arkasından ekleyerek, balıkların uygun koşullarda görebileceklerini söyleyebiliriz.
Diğer bir etken de ışığın su içindeki kuvvetidir. Bu duruma etki eden günün hangi zaman dilimi içinde olduğumuz (Güneş ışınlarının açısı), atmosferin o anki meteorolojik durumu ( havanın açık veya kapalı olma hali ), su yüzeyinin hareketi ( dalga ve akıntı ) ve suyun berraklığı ( temizliği ve rengi ) ile orantılıdır.
Tüm bu yukarıdaki etkiler göz önüne alınarak yapay balık rengi konusuna karar verebiliriz.
Cisimlerin su içinde oldukları ebattan daha büyük gözükeceklerini göz önüne alarak sahte balık boyutunu hedef avımıza göre seçmek faydalı olacaktır. Açık ( parlak ve canlı ) renklerin yansıtma özelliğinden oluşacak etkiyle, büyüyen görüntü avı kaçırabileceği gibi, ışık ortamının az olduğu konumlarda, avın yemini görmemesine sebep olur. Büyük yem hedef av için korkutucu olacaktır.
Bu arada avlakta mevcut olan balıklar, sahte balık seçiciliğinde birincil etken olacaktır. Bu da çok iyi bir gözlem yeteneği gerektirir. İkinci gözlemlememiz gereken nokta ise balığın doğal ortamında bulunan renklerdir. Balık doğal ortamında hangi renklerle birliktedir? Hangi yemlik balık çeşitleri vardır?
Tüm bu anlatımlar göz önüne alındığında sahte balık seçiminde ışık ve renk kavramlarının birlikte irdelenerek seçim yapılması gerektiği açıktır. Balık avı malzemesi satan dükkanlara girdiğimizde hepimizin başına gelmiştir. Bir veya iki sahte balık üzerinde dururken hep planladığımızdan daha fazlasını alırız. Çeşit çeşit tipler, bir tipin tüm renkleri vs sunulmuştur. Hepsine ihtiyaç duyar mıyız? Tabii ki hayır. Renk konusu ise sahte balık seçimin bir yönüdür.
Bilindiği üzere levrek balığı avı veya balık avı birçok koşulun yerine getirilmesi ile başarıya ulaşabilir. Sahte/yapay/suni balıkla (bundan sonra yazıda “sahte balık” olarak anılacaktır) levrek avında bu koşullardan biri de seçilecek olan sahte balığın renk seçiminin yapılmasıdır.
RENK ve RENK OLUŞUMU
Bir kaynaktan yayımlanan ya doğrudan, ya da kendisi ışık kaynağı olmayan bir cisimle etkileştikten sonra algılanan bir ışığın, göz üzerindeki izleniminden kaynaklanan duyuma renk denir. Elektromanyetik enerji dalgalarından biri olan ışık, rengin kaynağıdır.
Canlı yaşamında son derece önemli bir rolü olan renklerin oluşması için neler gereklidir genel olarak inceleyelim.
1-Rengin oluşması için gerekli olan ilk koşul ışığın varlığıdır. Bu nedenle öncelikle güneşten gelen ışınların nasıl bir özelliğe sahip olması gerektiğini inceleyerek başlamakta fayda vardır. Renklerin oluşabilmesi için güneşten yeryüzüne gelen ışığın, renkleri meydana getirebilecek şekilde, belirli bir dalga boyuna sahip olması gerekmektedir.
2-Atmosferden geçen ışık yeryüzüne dağılır ve rastladığı maddelerin hepsine çarparak yansır. Işığın çarptığı maddelerin, ışığı yutmayıp yansıtacak özelliklerde olması gereklidir. Görüldüğü gibi maddelerin yapısal özelliğinin de yeryüzüne ulaşan bu ışıkla renkleri oluşturacak şekilde uyumlu olması gereklidir. Bu şart da gerçekleşir ve güneşten gelen ışığın çarptığı maddelerden kolaylıkla yeni bir ışık dalgası yayılır.
3-Renklerin oluşumundaki diğer bir aşama da ışık dalgalarını algılayabilecek bir algılayıcıya, yani göze ihtiyaç olmasıdır. Işık dalgalarının görme organlarıyla da uyum içinde olması zorunludur.
4-Güneşten gelen ışınlar gözümüzün tabakalarından geçip retina bölgesinde elektrik sinyaline dönüştürülmelidir. Daha sonra bu elektrik sinyalleri insan beyninde görüntüyü algılamakla sorumlu olan görüntü merkezine ulaştırılmalıdır.
5-Bizim herhangi bir rengi gördüğümüzü ifade edebilmemiz için gerçekleşmesi gereken son bir aşama daha vardır. Renklerin oluşmasındaki son aşama görme merkezine gelen elektrik sinyallerinin, burada bulunan sinir hücreleri tarafından "renk" olarak algılanabilmesidir.
Görüldüğü gibi tek bir rengin oluşması için oldukça detaylı ve birbirine bağlı bir sıralama izleyen işlemler gereklidir.
Eğer yazıyı okuyup, bu noktaya kadar geldiyseniz içinizden “ya teknik bilgilendirme mi balık avı mı” demeye başlamışsınızdır sanırım. O kısım da gelecek ama sırasıyla. Renk kavramını özümsemeden seçim yapılabileceği kanaatinde değilim. Önce olayı kavramları ile algılamalıyız ki seçim koşullarını bu bilgiler ışığında değerlendirebilelim. Sonrası kendinden gelecektir.
BALIKLARDA RENK
Gelelim balıklarda renk algısı meselesine;
Balıklar renkleri görüyorlar mı? Evet, çoğunluğu aynen görüyor. Karada yaşayan canlılardan biraz farklı olarak, göz retinaları iki çeşit görme yeteneğine sahiptir. Bazı tür balıklar aynı anda bu iki özelliği birden taşır. Göz retinaları karanlık ve aydınlığa göre adapte olabilir. Bu tür balıklar aydınlıkta renkleri aynen görmekle birlikte, karanlıkta sadece tonları algılayabilir. Bütün renkleri, su içinde farklı mesafelerden aynen gördükleri gibi, bazı renkleri ise farklı mesafelerden değişik renk, ton veya koyulukta algılarlar. Bunun sebebi, her bir rengin farklı bir dalga boyuna sahip olmasıdır. İnsanlardan beş kat daha fazla renkleri algılayabildikleri açıklanmıştır. Su içindeki bir balık suyun dışındaki bir görüntüyü on beş metreden rahatça algılayabilir.
Bu özellikleriyle balıkların renk algısının oldukça gelişmiş olduğu söylenebilir. Bunların ışığında; unutmamalıyız ki biz balığı görüyorsak o da bizi görüyordur. Bu sebeple usta avcılar balığa görünmemenin, avcılıktaki önemi konusunu birçok kez vurgulamışlardır. Gece kıyıdan yemli levrek avında herhangi bir ışık kaynağının (el veya kafa üstü feneri) açılması bile avlağı olumsuz etkilemektedir.
Renk etkisinin sualtındaki canlılar üzerindeki algılanmasına göre hangi renkte sahte balığı, hangi ortamlarda kullanılacağımıza karar veririz. Gün ışığının içindeki yedi ana renk su içinde belli bir mesafe ile yol alır ve sualtında aşağıdaki gibi etkiler gösterir.
![[Resim: renkdalgaboyu.jpg]](http://img190.imageshack.us/img190/6294/renkdalgaboyu.jpg)
(İnsan gözü 380nm ile 780nm arasındaki dalgaboylarını algılayabilir)
![[Resim: renkj.jpg]](http://img193.imageshack.us/img193/9687/renkj.jpg)
Bunların sualtında bir canlı tarafından kaç metreden öz renklerini kaybetmeden görülebileceği aşağıda verilmiştir.
Kırmızı; suyun altında ilk sekiz metreye kadar kendi rengini muhafaza eder, sonra ulaşabildiği uzak mesafeye göre açık gri renkten koyu gri renge doğru, koyulaşarak görünür ve nihayetinde kırmızı renk artık ulaştığı son noktadan siyah renk (karartı) olarak algılanır.
Kavuniçi; rengi on iki metreye kadar,
Sarı; yirmibir metreye kadar,
Yeşil ve mavi renkleri ışığın aydınlattığı mesafe boyunca,
Gri ve Siyah renkleri de bunların arkasından ekleyerek, balıkların uygun koşullarda görebileceklerini söyleyebiliriz.
Diğer bir etken de ışığın su içindeki kuvvetidir. Bu duruma etki eden günün hangi zaman dilimi içinde olduğumuz (Güneş ışınlarının açısı), atmosferin o anki meteorolojik durumu ( havanın açık veya kapalı olma hali ), su yüzeyinin hareketi ( dalga ve akıntı ) ve suyun berraklığı ( temizliği ve rengi ) ile orantılıdır.
Tüm bu yukarıdaki etkiler göz önüne alınarak yapay balık rengi konusuna karar verebiliriz.
Cisimlerin su içinde oldukları ebattan daha büyük gözükeceklerini göz önüne alarak sahte balık boyutunu hedef avımıza göre seçmek faydalı olacaktır. Açık ( parlak ve canlı ) renklerin yansıtma özelliğinden oluşacak etkiyle, büyüyen görüntü avı kaçırabileceği gibi, ışık ortamının az olduğu konumlarda, avın yemini görmemesine sebep olur. Büyük yem hedef av için korkutucu olacaktır.
Bu arada avlakta mevcut olan balıklar, sahte balık seçiciliğinde birincil etken olacaktır. Bu da çok iyi bir gözlem yeteneği gerektirir. İkinci gözlemlememiz gereken nokta ise balığın doğal ortamında bulunan renklerdir. Balık doğal ortamında hangi renklerle birliktedir? Hangi yemlik balık çeşitleri vardır?
Tüm bu anlatımlar göz önüne alındığında sahte balık seçiminde ışık ve renk kavramlarının birlikte irdelenerek seçim yapılması gerektiği açıktır. Balık avı malzemesi satan dükkanlara girdiğimizde hepimizin başına gelmiştir. Bir veya iki sahte balık üzerinde dururken hep planladığımızdan daha fazlasını alırız. Çeşit çeşit tipler, bir tipin tüm renkleri vs sunulmuştur. Hepsine ihtiyaç duyar mıyız? Tabii ki hayır. Renk konusu ise sahte balık seçimin bir yönüdür.
İnsanlar başaklara benzerler; içleri boşken başları havadadır, doldukça eğilirler.(Montaigne)
Ava ve avına saygı duyan tüm dostlara rastgele...
Ava ve avına saygı duyan tüm dostlara rastgele...