18-09-2008, 17:50
Marmara Denizi'nde yapılan son incelemeye göre oksijen oranı neredeyse sıfır!
18.09.2008 17:12
Marmara Denizi'nde Oşinografik Şartların İzlenmesi Projesi (MAREM) Lideri hidrobiyolog Levent Artüz, Ağustos'ta yapılan son incelemelere göre Marmara'da oksijen oranının neredeyse sıfır düzeyine düştüğünü belirterek, '''Bir benzetme yapmak gerekirse Marmara Denizi komada ve ölmek üzere olan bir hastaya benziyor'' dedi.
Sevinç-Erdal İnönü Vakfınca sürdürülen projenin ''2008 Yaz Ayağı Sonuçları'', Orhan Apaydın Konferans Salonu'nda yapılan basın toplantısıyla açıklandı.
Toplantıda, ilk olarak 1957'de İlham Artüz tarafından başlatılan projeyi daha sonra babalarından ''devralan'' Levent Artüz ve Bülent Artüz ile proje ekibinden Prof. Dr. Dinçer Gülen ve projeye Biyologlar Derneği adına katılan Doç. Dr. Erdal Üzen de hazır bulundu.
Levent Artüz, Ağustos ayında yaptıkları çalışma sonucunda balıkçıların ''salya'' adını verdikleri bitkisel plankton patlamasına bağlı yapının Marmara Denizi'ne ciddi zararlar verdiğini tespit ettiklerini, bu yapının deniz dibine çökerek özellikle midye, istiridye, yumuşak mercanlar gibi yer değiştiremeyen canlıların neredeyse tümünü yok ettiğini bildirdi.
Artüz, bu canlıların yok olmasına bağlı olarak da denizin dip yapısında köklü bir değişimin gerçekleştiğini söyledi.
Deniz kirliliğinde en önemli gösterge olan oksijen oranına da baktıklarını belirten Artüz, ''Oksijen değerlerinde geçmiş seneler baz alındığında çok düşük, hatta sıfıra yakın değerlere rastlanmıştır'' dedi.
Artüz, bir başka kirlilik ölçüsü olarak alt su tabakasında su sıcaklığının da çarpıcı şekilde yükseldiğini tespit ettiklerini, ayrıca geçmiş yıllara oranla denizde ciddi bir bulanıklık gözlemlediklerini anlattı.
BELEDİYELERE ELEŞTİRİ
Marmara'da ekonomik değeri olan yerli balık türlerinden hemen hemen hiçbirinin artık bulunmadığına da vurgu yapan Artüz, sözlerini şöyle tamamladı:
''Marmara Denizi çok kritik bir noktada. 143 türün hemen hiçbiri artık yok. Lüfer, palamut gibi geçici, dönemlik balıklar var. Bir benzetme yapmak gerekirse Marmara Denizi komada ve ölmek üzere olan bir hastaya benziyor. Kendisine gelmesi için sadece mevcut mevzuatın uygulanması bile yeterli. Kirletici girdiler kesilirse çok uzun bir süreç de olsa kendisini toplayacağı kesin.''
Prof. Dr. Dinçer Gülen de bu kirliliğin, atıkların önemli oranda denize deşarjından kaynaklandığını söyledi.
Gülen, ''Biyolojik arıtma tesislerinin hiçbiri çalışmıyor. Katı atıkları yalnızca karıştırma yapıyorlar, sıvı atıkları ise doğrudan deniz dibine veriyorlar. Toplu deşarjlar çok tehlikeli. Belediyelerin bundan vazgeçmesi lazım. Mevzuat, çözülmüş oksijen oranı 5 miligramın altında olan yerlere deşarj yapılamayacağını söylüyor. Marmara Denizi'nde bu oran 0.2 miligram'' diye konuştu.
ALINTI:HABERTURK
18.09.2008 17:12
Marmara Denizi'nde Oşinografik Şartların İzlenmesi Projesi (MAREM) Lideri hidrobiyolog Levent Artüz, Ağustos'ta yapılan son incelemelere göre Marmara'da oksijen oranının neredeyse sıfır düzeyine düştüğünü belirterek, '''Bir benzetme yapmak gerekirse Marmara Denizi komada ve ölmek üzere olan bir hastaya benziyor'' dedi.
Sevinç-Erdal İnönü Vakfınca sürdürülen projenin ''2008 Yaz Ayağı Sonuçları'', Orhan Apaydın Konferans Salonu'nda yapılan basın toplantısıyla açıklandı.
Toplantıda, ilk olarak 1957'de İlham Artüz tarafından başlatılan projeyi daha sonra babalarından ''devralan'' Levent Artüz ve Bülent Artüz ile proje ekibinden Prof. Dr. Dinçer Gülen ve projeye Biyologlar Derneği adına katılan Doç. Dr. Erdal Üzen de hazır bulundu.
Levent Artüz, Ağustos ayında yaptıkları çalışma sonucunda balıkçıların ''salya'' adını verdikleri bitkisel plankton patlamasına bağlı yapının Marmara Denizi'ne ciddi zararlar verdiğini tespit ettiklerini, bu yapının deniz dibine çökerek özellikle midye, istiridye, yumuşak mercanlar gibi yer değiştiremeyen canlıların neredeyse tümünü yok ettiğini bildirdi.
Artüz, bu canlıların yok olmasına bağlı olarak da denizin dip yapısında köklü bir değişimin gerçekleştiğini söyledi.
Deniz kirliliğinde en önemli gösterge olan oksijen oranına da baktıklarını belirten Artüz, ''Oksijen değerlerinde geçmiş seneler baz alındığında çok düşük, hatta sıfıra yakın değerlere rastlanmıştır'' dedi.
Artüz, bir başka kirlilik ölçüsü olarak alt su tabakasında su sıcaklığının da çarpıcı şekilde yükseldiğini tespit ettiklerini, ayrıca geçmiş yıllara oranla denizde ciddi bir bulanıklık gözlemlediklerini anlattı.
BELEDİYELERE ELEŞTİRİ
Marmara'da ekonomik değeri olan yerli balık türlerinden hemen hemen hiçbirinin artık bulunmadığına da vurgu yapan Artüz, sözlerini şöyle tamamladı:
''Marmara Denizi çok kritik bir noktada. 143 türün hemen hiçbiri artık yok. Lüfer, palamut gibi geçici, dönemlik balıklar var. Bir benzetme yapmak gerekirse Marmara Denizi komada ve ölmek üzere olan bir hastaya benziyor. Kendisine gelmesi için sadece mevcut mevzuatın uygulanması bile yeterli. Kirletici girdiler kesilirse çok uzun bir süreç de olsa kendisini toplayacağı kesin.''
Prof. Dr. Dinçer Gülen de bu kirliliğin, atıkların önemli oranda denize deşarjından kaynaklandığını söyledi.
Gülen, ''Biyolojik arıtma tesislerinin hiçbiri çalışmıyor. Katı atıkları yalnızca karıştırma yapıyorlar, sıvı atıkları ise doğrudan deniz dibine veriyorlar. Toplu deşarjlar çok tehlikeli. Belediyelerin bundan vazgeçmesi lazım. Mevzuat, çözülmüş oksijen oranı 5 miligramın altında olan yerlere deşarj yapılamayacağını söylüyor. Marmara Denizi'nde bu oran 0.2 miligram'' diye konuştu.
ALINTI:HABERTURK
BUCA FAN CLUB TARAFTARLAR DERNEĞİ
KemalİZM'İR !
KemalİZM'İR !