08-03-2010, 11:39
Cumadan yemlerimizi ısmarlamıştık. Ancak Cumartesi buraya lapa lapa kar yağınca hafta sonu balıkçılık programımız alt-üst oldu. Serkan’da da, ben de moral sıfır. “Pazar günü yine evde bitleneceğiz” dedik. Hiç olmazsa paragatları temizleriz...
Pazar saat dokuzda kalktım; Gümülcine güneşle kucaklaşmış. Olamaz böyle birşey; dün kar, bugün güneş... Esmiyor da. Hemen Serkan’a telefon ettim, uyandırdım. “Çabuk hazırlan balığa gidiyoruz.” dedim. On gibi yola koyulduk. Kayığı Maronya’dan indirecektik. Maronya’ya limana gelince şaşırdık. Acayip esiyordu, doğudan; 5-6 bofor. Dalga 1,5 – 2 metre boyundaydı. Buna rağmen girdik. Limanın önünde avlanırız düşüncesiyle hemen demir attık. Ama o ne!.. Kayığın içinde duramıyoruz, oltalar derseniz nereye gidiyor, anlaşılmıyor. Yarım saat durduktan sonra tekrar limana döndük. Diğer kayıklar da birer ikişer limanın kuytusuna sığınıyordu. Herkes, bizim gibi “belki rüzgar hafifler” düşüncesiyle beklemedeydi. Ama rüzgar inadına şiddetleniyordu. Anlaşıldı bugün balıkçılık olmayacaktı. Sadece bir “tecrübe” dedik ve evin yolunu tuttuk. Serkan, “Sahil yolundan gidelim.” dedi “Değişiklik olur.” O da ne; tam İmaret’e yaklaştık, deniz göl gibi, çarşaf!..Şu işe bak 10 km ileride deniz kuduruyor, burada ise kuzu...
Bu sefer doğru İmaret Limanı’na... Kayığı suya indirip, hemen Faruk (albatros.gr) abi ile Ahmet (mariner8) abinin göstermiş olduğu meraya yol aldık. Demirledik. Oltaları suya saldık. Hafif bir rüzgar kuzeyden; avlanmaya elverişli. Serkan bir iki vuruş aldıktan sonra ilk mercanı kayığa aldı. Ardından çok sık olmasa da aralıklarla balıklar kovaya girmeye başladı. Saat 16.30 kadar avlandık. Hava soğumaya başlayınca limanın yolunu tuttuk. Eve boş dönmediğimiz için keyfimiz yerindeydi.
Yem : mamun ve kore kurdu (her ikisi de verimliydi).
Oltalar : 3’lü ve 2’li 4-5 numara.
Pazar saat dokuzda kalktım; Gümülcine güneşle kucaklaşmış. Olamaz böyle birşey; dün kar, bugün güneş... Esmiyor da. Hemen Serkan’a telefon ettim, uyandırdım. “Çabuk hazırlan balığa gidiyoruz.” dedim. On gibi yola koyulduk. Kayığı Maronya’dan indirecektik. Maronya’ya limana gelince şaşırdık. Acayip esiyordu, doğudan; 5-6 bofor. Dalga 1,5 – 2 metre boyundaydı. Buna rağmen girdik. Limanın önünde avlanırız düşüncesiyle hemen demir attık. Ama o ne!.. Kayığın içinde duramıyoruz, oltalar derseniz nereye gidiyor, anlaşılmıyor. Yarım saat durduktan sonra tekrar limana döndük. Diğer kayıklar da birer ikişer limanın kuytusuna sığınıyordu. Herkes, bizim gibi “belki rüzgar hafifler” düşüncesiyle beklemedeydi. Ama rüzgar inadına şiddetleniyordu. Anlaşıldı bugün balıkçılık olmayacaktı. Sadece bir “tecrübe” dedik ve evin yolunu tuttuk. Serkan, “Sahil yolundan gidelim.” dedi “Değişiklik olur.” O da ne; tam İmaret’e yaklaştık, deniz göl gibi, çarşaf!..Şu işe bak 10 km ileride deniz kuduruyor, burada ise kuzu...
Bu sefer doğru İmaret Limanı’na... Kayığı suya indirip, hemen Faruk (albatros.gr) abi ile Ahmet (mariner8) abinin göstermiş olduğu meraya yol aldık. Demirledik. Oltaları suya saldık. Hafif bir rüzgar kuzeyden; avlanmaya elverişli. Serkan bir iki vuruş aldıktan sonra ilk mercanı kayığa aldı. Ardından çok sık olmasa da aralıklarla balıklar kovaya girmeye başladı. Saat 16.30 kadar avlandık. Hava soğumaya başlayınca limanın yolunu tuttuk. Eve boş dönmediğimiz için keyfimiz yerindeydi.
Yem : mamun ve kore kurdu (her ikisi de verimliydi).
Oltalar : 3’lü ve 2’li 4-5 numara.
[SIGPIC][/SIGPIC]
önce denizlerimizi temiz tutalım, sonra da balık...
önce denizlerimizi temiz tutalım, sonra da balık...