17-08-2009, 04:50
Öncelikle tüm balıkçı dostlara selam olsun .Balıksız bir raporun uzunluğundan dolayı kahveyi tavsiye ediyorum.En azından uykuyu dağıtabilir 
Çanakkale Küçükkuyu yakınlarında “Arıklı altı’nda geniş ailem ile güzel bir tatil yaşadığımı söyleyerek bu rapora başlamak isterim.Ancak bu güzel tatilime güzel balık raporları ekleyememenin üzüntüsünü de yaşadığımı söylemeyi hiç istemesem de yazmak zorunda hissediyorum kendimi.15 günlük tatilim süresince sadece 6 defa balık avına çıkabildim.Her ne kadar önceden tahmin etsem de Küçükkuyu’da yem sorunu yaşadığımı da söylemek boynumun borcudur.Belki benimle aynı sezonda bu bölgede avcılık yapmak isteyen üyelerimiz vardır.Belirtmemdeki yegane sebep de budur.Burada bir avcılık mağazasında satılan “dondurulmuş” boru kurdu ve sülünes dışında bir yem maalesef bulamadım.Tabii ki balık satan dükkanlar vardı ama sardalyenin bile kilosu 15’den aşağı düşmedi.Tezgahlarda yem olarak düşündüğüm kalamara bile denk gelmedim.Ancak Kükükkuyu’da tavuk göğsünü de tek bir dükkandan bulabildim.Tabi bu yazmamdaki tek kıstas istediğim ( yem olarak kullanabileceğim) miktarda bulabilmek.Yoksa süpermarketlerde bizim için yem fazlasıyla kaynamaktadır
İlk avımı tatilimin ikinci günü yazlığın hemen önünde yaptım.Çünkü denize kepezlik bir bölgeden giriş ve hemen ilerisinde kumluk , ondan sonra da yosunluk bir alan vardı.Hiç bir balık yakalamasam mırmır bile yakalayabileceğimi düşünmüştüm.Tahminimde yanılmadım yem olarak satın aldığım boru kurtlarını ve sülünesleri kullandım.Ancak yakaladığım mırmırlar hep standart altıydılar.Tabii ki denize iade edildiler.Ben de durumdan sıkılıp sahte denemelerine başladım.Ama sonuç sıfırdı.Avımı sonlandırıp ve gündüz denizi iyice bir gözlük ile kolaçan etmeye karar verdim.Ertesi gün bulunduğum koyu boydan boya gözlükle dolaştım.Gece yakadığım mırmırlar dışında taşlık ( kepezlik) bölgede bol bol ispari , çarpan ve ot balıkları gördüm.Hepsi de gece yaladığım ve iade ettiğim boylardaydı.Ancak bölgede bu ilk gözlükle araştırmamda 2 adet kefalin keyifle dolaştığını da gördüm.Ama arkalarından kovalayan bir levreğe raslamadım.Üstelik bu kefalleri gördüğüm bölgede yazın kuruyan ve kışın akan bir dere varmış
İkinci avımı haliyle bu bölgede ve ağabeyimle birlikte yaptık ama sonuç gene sıfır sayılırdı.Tek fark çeşit olarak ağabeyimin yakaladığı çarpan balığıydı.Yemlerimiz yine dondurulmuş boru kurdu ve sülünesti.Bu bölgeden nasibimi bulamayınca Küçükkuyu mendireğine gitmeye karar verdim.Bir gün sonra gelen yeğenim ile ilk atışlarımızı mendireğin dışına yaptık.Yemlerimiz yine aynıydı.Yalnız burada yakaladığım ilk balık kupa oldu.Arkasından yeğenim , arkasından ben derken sürekli kupa çekmeye başladık.Ancak sonuç sıfır ve aldığımız tüm balıklar standart altıydı.”Büyüyün de gelin” deyip iadeye devam ettik
Sonra mendireğin içinde ve farklı yerlerinde atışlara devam ettik.Ama sonuç yine hüsrandı.Mendireği bulmuşken sahte atmamak olmazdı ve ben mendireğin neredeyse heryerinde denemeler yaptım.Sonuç yine aynı.Günlerim diğerinden farklı geçmezken ( av yönünden ) en son iki gece tavuk göğsü kullanmaya karar verdim.En azından tuzlandığında daha uzun süre oltamda kalacaktı.Çünkü dondurulmuş boru kurtları yumuşadığında oltada zor duruyordu.Sülünesler ise ( torbasını ednizde tutsam da) hemen kokuyorlardı.Neyse sonuçlar hiç farklı olmadı ve ben de sezonu beklemeye karar verdim.Ama Çanakkale’de mendirek veya iskeleden atış yapsam da bu yakaladıklarımdam daha çok çeşit ve büyüklerini yalayabileceğimi düşünerek bu sevdadan kısa bir süreliğine vazgeçmeye karar verdim.Bunca olumsuz avlarımda ablama ve eşime “aşı” yapma girişimlerim de hiç iyi sonuç vermedi.Çünkü kullandığım iğneler hedef balıklarıma göre olduğu için biraz büyük idiler.Sadece vuruşları hissedip küçük yamyamları beslediler
Ama bu aşı meselesinde yılmayacağım 
Başta da söylediğim gibi “geniş aile” tatile dahil olduğu için tatilimize bir yeğenimin askere uğurlamasını da sıkıştırıverdik.Çok uzağa düşmedi , o da ayrı bir güzellik idi.
Gelmeden önceki son akşam bitişikteki kamptan kano ile ava çıkan bir balıkçı dostu yazlığın kameriyesinden ve çay eşliğinde uzun bir süre izledim.Kano avantajını da düşünerek sonucu merakla bekledim.Onun durumu da pek iyi sayılmazdı ama en azından dalgaların frekansına girmişti.Bu bile benim için mükemmel bir şeydi.Onun yerinde olmayı isterdim.Ama zihniyetini beğenmedim.Çünkü küçük balıkları sepetine atıyordu
Bir de denize girdiğim son akşam ( dün ) kenara çok yakın ( dize kadar derinlikte) taşların arasında çok küçük sayılmayacak ( kollarıyla 60-65 cm.civarı) bir ahtapot ve onun kamufle olurken aldığı renkleri 1 metre mesafeden seyrettim.O da ayrı bir zevk oldu.Ama bu kadar kıyıya yaklaştıklarını doğrusu bilmiyordum
Bu yaşadığım avlarım sırasında kamışlarımdan iki tanesinin porselenlerini de yok ettim.Kaliteli kamışın önemini bir kez daha anladım.Gerçi bu sorun hep olur ama kalitelilerde daha az oluyor.Avların da zevki kaçmıyor.
Sonuç olarak Türkiye’nin en çok levrek avlanan bölgelerinden birisi olan bu beldeden sezon koşulları sebebiyle boş döndük.Ama olsun ….
Foto sorarsanız küserim , ama mektubu kesmem
Hanım daha ikinci günü gündüzden cep telefonu hafızasını ve fotoğraf makinesindeki filmleri ufaklıkların da yardımıyla bitirivermiş .Sağolsunlar

Çanakkale Küçükkuyu yakınlarında “Arıklı altı’nda geniş ailem ile güzel bir tatil yaşadığımı söyleyerek bu rapora başlamak isterim.Ancak bu güzel tatilime güzel balık raporları ekleyememenin üzüntüsünü de yaşadığımı söylemeyi hiç istemesem de yazmak zorunda hissediyorum kendimi.15 günlük tatilim süresince sadece 6 defa balık avına çıkabildim.Her ne kadar önceden tahmin etsem de Küçükkuyu’da yem sorunu yaşadığımı da söylemek boynumun borcudur.Belki benimle aynı sezonda bu bölgede avcılık yapmak isteyen üyelerimiz vardır.Belirtmemdeki yegane sebep de budur.Burada bir avcılık mağazasında satılan “dondurulmuş” boru kurdu ve sülünes dışında bir yem maalesef bulamadım.Tabii ki balık satan dükkanlar vardı ama sardalyenin bile kilosu 15’den aşağı düşmedi.Tezgahlarda yem olarak düşündüğüm kalamara bile denk gelmedim.Ancak Kükükkuyu’da tavuk göğsünü de tek bir dükkandan bulabildim.Tabi bu yazmamdaki tek kıstas istediğim ( yem olarak kullanabileceğim) miktarda bulabilmek.Yoksa süpermarketlerde bizim için yem fazlasıyla kaynamaktadır

İlk avımı tatilimin ikinci günü yazlığın hemen önünde yaptım.Çünkü denize kepezlik bir bölgeden giriş ve hemen ilerisinde kumluk , ondan sonra da yosunluk bir alan vardı.Hiç bir balık yakalamasam mırmır bile yakalayabileceğimi düşünmüştüm.Tahminimde yanılmadım yem olarak satın aldığım boru kurtlarını ve sülünesleri kullandım.Ancak yakaladığım mırmırlar hep standart altıydılar.Tabii ki denize iade edildiler.Ben de durumdan sıkılıp sahte denemelerine başladım.Ama sonuç sıfırdı.Avımı sonlandırıp ve gündüz denizi iyice bir gözlük ile kolaçan etmeye karar verdim.Ertesi gün bulunduğum koyu boydan boya gözlükle dolaştım.Gece yakadığım mırmırlar dışında taşlık ( kepezlik) bölgede bol bol ispari , çarpan ve ot balıkları gördüm.Hepsi de gece yaladığım ve iade ettiğim boylardaydı.Ancak bölgede bu ilk gözlükle araştırmamda 2 adet kefalin keyifle dolaştığını da gördüm.Ama arkalarından kovalayan bir levreğe raslamadım.Üstelik bu kefalleri gördüğüm bölgede yazın kuruyan ve kışın akan bir dere varmış




Başta da söylediğim gibi “geniş aile” tatile dahil olduğu için tatilimize bir yeğenimin askere uğurlamasını da sıkıştırıverdik.Çok uzağa düşmedi , o da ayrı bir güzellik idi.
Gelmeden önceki son akşam bitişikteki kamptan kano ile ava çıkan bir balıkçı dostu yazlığın kameriyesinden ve çay eşliğinde uzun bir süre izledim.Kano avantajını da düşünerek sonucu merakla bekledim.Onun durumu da pek iyi sayılmazdı ama en azından dalgaların frekansına girmişti.Bu bile benim için mükemmel bir şeydi.Onun yerinde olmayı isterdim.Ama zihniyetini beğenmedim.Çünkü küçük balıkları sepetine atıyordu

Bir de denize girdiğim son akşam ( dün ) kenara çok yakın ( dize kadar derinlikte) taşların arasında çok küçük sayılmayacak ( kollarıyla 60-65 cm.civarı) bir ahtapot ve onun kamufle olurken aldığı renkleri 1 metre mesafeden seyrettim.O da ayrı bir zevk oldu.Ama bu kadar kıyıya yaklaştıklarını doğrusu bilmiyordum

Bu yaşadığım avlarım sırasında kamışlarımdan iki tanesinin porselenlerini de yok ettim.Kaliteli kamışın önemini bir kez daha anladım.Gerçi bu sorun hep olur ama kalitelilerde daha az oluyor.Avların da zevki kaçmıyor.
Sonuç olarak Türkiye’nin en çok levrek avlanan bölgelerinden birisi olan bu beldeden sezon koşulları sebebiyle boş döndük.Ama olsun ….
Foto sorarsanız küserim , ama mektubu kesmem


" Çoğu zaman mesele Tanrı'nın ne olduğu değil , bizim onda ne gördüğümüzdür.Sevgi dolu olanlar merhameti görür , zalim olanlar şiddeti . Zeki olanlar aklı görür , aptal olanlar kör inancı , alimler bilimi görür , cahiller mucizeyi "