Yer : Uluabat Gölü / BURSA
Tarih : 07.06.2008
Mevkii : Uluabat Köyü eski köprü ayaklarının bulunduğu yer.
Kullanılan yem : Beyaz renkli silikon balık.
Hedef Balık : Turna.
Yakalanan Balık : 1 adet 50 cm Turna.
İşyerinden arkadaşlarla balıklardan konu açılınca gaza geldik ve 07.06.2008 Cumartesi sabahı Uluabat'a Turna'ya gitmek üzere anlaştık. İki arkadaşım önceden buluşarak saat 05:30'da beni aldılar ve yola koyulduk. 06:00 gibi avlak yerine vardık. Bu nasıl bir histir anlamadım gitti. Daha suyu görür görmez arabadan inmeden camdan dışarı fırlamamak için kendimi zor tuttum. Sanırım amatör balıkçılığın hastalığı böyle bir şey olsa gerek. Bu duygu ne ilk olmuştur ne de son olacak. Her balığa gidişimde o tatlı heyecan, o şevk ve o sabırsızlık galiba hiçbir zaman eksilmeyecek. Neyse, konuyu uzatmadan devam edeyim. Kısa bir kahvaltı muhabbetinden sonra başladık oltalarımızı sallamaya. İlk bir saat boyunca hiç vuruş olmadı. Sürekli volta atarak oltaları sallamaya devam ediyoruz. Turnacılar bilir, Turna yakalamak için sürekli hareket halinde olmanız gerekir. Tek noktadan değil, suyun bir çok noktasından olta sallayarak tarayabildiğiniz kadar yeri taramalısınız. Sözün özü, balığı beklemek yerine balığı bulmanız gerekiyor. Bir noktaya bir kaç defa olta atıp o şekilde sürekli yer değiştiriyorum. İki kez attığım bir noktaya üçüncü atışımda yem suya düştükten sonra çekmeye başladım. Çeker çekmez oltanın ağırlaştığını hissettim. İlk önce otlara takıldığını zannettim. Avlandığımız bölgede ot çok olduğundan sürekli otları da çekiyorduk. Çekmeye devam ettikçe kıpırtılar da arttı ve oltanın ucunda balık olduğunu anladım. İşte tüm sorunlarını, dertlerini, sıkıntılarını unuttuğun ve tek bir şeye odaklandığın o müthiş an. Kalp çarpıntısı iki kat artar, heyecan basar, soğuk soğuk terler dökersin ve tek düşünebildiğin şey oltanın ucundaki balığı kıyıya çekebilmektir. Çekerken bir yandan da kaçırmamak için dua ediyorum. Biraz zorlasa da kısa bir uğraştan sonra balığı kıyıya çıkarttım. Yemi öyle bir kapmış ki kurtulması imkansızdı. Yemi balığın ağzından çıkartmak pek kolay olmadı. Gelen balık umutları arttırmış olsa da saat 12:00'a kadar başka vuruş olmadı. Zaten zamanımız da kısıtlı olduğundan dolayı avı sonlandırdık ve dönüş yolunu tuttuk.
Bu ilk balık avım değil ama ilk raporum. Bu kadar kısa bir av macerasının bu kadar uzun raporu olur mu bilmiyorum ama belki ilk raporum olduğu için biraz ayrıntıya girmiş olabilirim. Her ne kadar sürçü lisan ettiysek affola.
Mesaj sayım yeterli olmadığından resimleri ekleyemiyorum. Kusura bakmayın.
Saygılar.
Tarih : 07.06.2008
Mevkii : Uluabat Köyü eski köprü ayaklarının bulunduğu yer.
Kullanılan yem : Beyaz renkli silikon balık.
Hedef Balık : Turna.
Yakalanan Balık : 1 adet 50 cm Turna.
İşyerinden arkadaşlarla balıklardan konu açılınca gaza geldik ve 07.06.2008 Cumartesi sabahı Uluabat'a Turna'ya gitmek üzere anlaştık. İki arkadaşım önceden buluşarak saat 05:30'da beni aldılar ve yola koyulduk. 06:00 gibi avlak yerine vardık. Bu nasıl bir histir anlamadım gitti. Daha suyu görür görmez arabadan inmeden camdan dışarı fırlamamak için kendimi zor tuttum. Sanırım amatör balıkçılığın hastalığı böyle bir şey olsa gerek. Bu duygu ne ilk olmuştur ne de son olacak. Her balığa gidişimde o tatlı heyecan, o şevk ve o sabırsızlık galiba hiçbir zaman eksilmeyecek. Neyse, konuyu uzatmadan devam edeyim. Kısa bir kahvaltı muhabbetinden sonra başladık oltalarımızı sallamaya. İlk bir saat boyunca hiç vuruş olmadı. Sürekli volta atarak oltaları sallamaya devam ediyoruz. Turnacılar bilir, Turna yakalamak için sürekli hareket halinde olmanız gerekir. Tek noktadan değil, suyun bir çok noktasından olta sallayarak tarayabildiğiniz kadar yeri taramalısınız. Sözün özü, balığı beklemek yerine balığı bulmanız gerekiyor. Bir noktaya bir kaç defa olta atıp o şekilde sürekli yer değiştiriyorum. İki kez attığım bir noktaya üçüncü atışımda yem suya düştükten sonra çekmeye başladım. Çeker çekmez oltanın ağırlaştığını hissettim. İlk önce otlara takıldığını zannettim. Avlandığımız bölgede ot çok olduğundan sürekli otları da çekiyorduk. Çekmeye devam ettikçe kıpırtılar da arttı ve oltanın ucunda balık olduğunu anladım. İşte tüm sorunlarını, dertlerini, sıkıntılarını unuttuğun ve tek bir şeye odaklandığın o müthiş an. Kalp çarpıntısı iki kat artar, heyecan basar, soğuk soğuk terler dökersin ve tek düşünebildiğin şey oltanın ucundaki balığı kıyıya çekebilmektir. Çekerken bir yandan da kaçırmamak için dua ediyorum. Biraz zorlasa da kısa bir uğraştan sonra balığı kıyıya çıkarttım. Yemi öyle bir kapmış ki kurtulması imkansızdı. Yemi balığın ağzından çıkartmak pek kolay olmadı. Gelen balık umutları arttırmış olsa da saat 12:00'a kadar başka vuruş olmadı. Zaten zamanımız da kısıtlı olduğundan dolayı avı sonlandırdık ve dönüş yolunu tuttuk.
Bu ilk balık avım değil ama ilk raporum. Bu kadar kısa bir av macerasının bu kadar uzun raporu olur mu bilmiyorum ama belki ilk raporum olduğu için biraz ayrıntıya girmiş olabilirim. Her ne kadar sürçü lisan ettiysek affola.
Mesaj sayım yeterli olmadığından resimleri ekleyemiyorum. Kusura bakmayın.
Saygılar.
Murat Ceyran
Adana - 1972
AB Rh +
Adana - 1972
AB Rh +