katılan arkadaşlarıma başarılar dilerim. ilk levrek avım...
selam arkadaşlar dün akşam balkon sefası yapıyordum ki karşı komşum balığa gidiyordu saat 22.30 civaralrında bana da seslendi hadi fiko gelmiyor musun diye tabii balık sözkonusu olunca yerimde durman mümkün değildi takımalrı hazırladığım gibi arkadaşla onun devamlı gittiği sahilevlerine gittik bu arada ben misafir olduğum için yalçın arkadaşıma haber veremedim ( yalçınım kusura bakma) yoldan borukurdu sülünez mamun yengeç ve sardalya aldık oltalarımızı yemleyip başladık beklemeye 00.00 a kadar vuruş alamadık saat 01.00 e kadar orada avlandık yine balık alamadık arkadaşa narlıdereye gidelim benim meraya dedim narlıdere viyadük benim her zamanki gttiğim yer çok kalabalıktı levrek akını varmış hemen sinek oltasını hazırlayıp isparoz yakaladık ısparozları oltamıza takıp ben arkadaştan 100 metre izmir istikametine doğru kayalıkların olduğu yerden avıma başladım 3 takım yapıp her takım arası 20 metre olarak oltalarımı attım başladım beklemeye 02.30 da benim zil fırladı denize allahtan kalama vermiştim oltaya zor yetiştim olatayı tutmaya tasmalayıp ilk levreğimi aldım hemen tekrar canlı isparoz takıp oltamı attım bu arada arkadaş ta ilk levreğini aldı ikimiz sevincimizden yerimizde duramıyorduk derken benim zil yine fırladı hemen koşup tasmalayıp çekerken balık birden kaya arasına girdi uzun bekleyişten sonra misinayı kopardık yedek takımı yemleyip avıma devam ettim kısa bir aradan sonra tekrar zil alarm vermeye başladı hemen onu da tasmalayıp ne hikmetse o da kayaya takıldı misinayı da kopradık tabiki yılmak yok tekrar takımalrı yemleyip başaldım beklemeye bu arada arkadaş ta levreği ikiledi arkadaşın yanına giderken benim zil başladı alarma hemen gidip bu sefer oltayı havaya doğru hızlı bir şekilde çektim ikinci levreğimi aldım durmak yok tekrar oltamı yemleyip devam ettim saat 05.30 sıralarında arkadaş sabah işe gideceğinden takımalrı toplamaya başladık en son oltama sıra geldiğinde zilin sesini duyar gibi oldum 1-2 d. ellemeden bekledim gözümün önünde zil fırladı aman allahım onu da karaya alıp levroları üçledim arkadaşlar bu levrek avı anlatılmaz yaşanır fotoğraf makinesi yanımda olmadığından resimelr evde çekildi benim gibi size güzel avlar nasip olur inşallah...
misina: 0.60
iğne : 6.0 düz beyaz uzun pala
yem : canlı isparoz
takım:kurşunsuz ve fırdöndüsüz tek iğne
iğnenin isparoza takılışı : sırt tarafından
Oy oy oyyy. Resimleri gördükçe şaşırıyorum. Bu ay nasıl oy kullanacağız bilemiyorum. Kimsenin hakkını yememek için birden fazla oy kullanmak lazım. Hadi hayırlısı.
Çeşme organizasyonundan sonra bir kaç gün daha İzmirde kaldım.Çarşamba 7-10-2009 da buraya geldiğimde güneşin batmasına az kalmış akşam oluyordu bu arada internettin çalışmadığı görünce canım sıkıldı arıza bildirdim perşembe günü telekom ekibi bekledim cuma sabah 8 de denizdeydim havada tam balık havası ellimdede org.Faruk-Hakandan kalma bozulmaya yüz tutmuş çuçunu ve Kore kurdunu denemek için bende daha önceden bildiğim uzak mercan merasına balıkta olunca akşam gün batımına kadar yerimden ayrılmadım daha bolları sizlerin olması dileğimle,rastgele
Yem:çuçun,Kore kurdu,donmuş sülünez,sardalya
Olta:Üçlü hırsızlı mercan takımı
Kanca:mustad 1251C 5
Kurşun:150gr.
24-25 Ekim 2009, O-P.2 24-25 Ekim 2009 Oltacılık – Parekete 2 1 - Av yeri : İmaret. 2 - Hava : Cumartesi akşamı sakin, pazar şiddetli poyraz. 3 - Takım : 1 adet 150 iğnelik parekete. İğneler , Mustad Ref:2315S No 14-15. 1 adet 100 iğnelik levrek paraketesi. İğneler Mustad Ref:2315S No 12 El Oltaları, 2li ve 3lü klasik dip oltası. 4 - Yem : Mamun 750 Adet. Ahtapot 5 - Balıklar : Fotoğraf 5. Cumartesinin balıkları, Fotoğraf 10. Pazarın balıkları 6 – Av : Tekne ile akıntıda ve parakete.
Hakan Hoca ‘Artık balık çekmek istiyorum’ diyordu hafta içi ziyarete geldiğinde. Tam iki hafta olmuştu balığa gidemeyeli. Gerçi etrafta pek balık duyulmuyordu ama olsun. Biz hem Cumartesi hem de Pazar balığa gidecektik.
Cumartesi, Saat 17.30 İki hafta sonta oltalar tekrar tuzlu su ile buluştu. Akıntıdayız. Necmi abi yanımızdan geçti, balığın öğlen 1 civarı oynadığını söyledi. Olsun güneşin batmasına daha var. Fotoğraf 1. Meraya giderken Belki yine oynar. Güneş batarken biraz balık aldık. Ama hava kararınca kesildi. Yer değiştirdik. Akıntıdayız ama ne akıntı, yerimizden kımıldamıyoruz. Hava çok sakin. Otluk bir alandayız, Hakan Hoca 3 tane güzel mırmır çıkardı. Yine kesildi. Yine yer değiştirdik. Benim oltada bir balık. Çekemiyorum. Hakan Hocaya kepçeyi al diye bağırdım. Balık kayığa yanaştı. Ama ışığı görünce dibe fişekliyor, Hakan Hoca çek şunu diye bağırıyor. İpler ince olduğundan kopmasından korkuyorum. Balık yine dipte. Yavaş yavaş yukarı çektim, ipi daha sıkı tuttum. Balık ta yoruldu. Hakan Hoca kepçe ile alıverdi. Şu ana kadar olta ile tuttuğum en büyük eşkina. 800gr ve 42 cm geldi. Parakete de daha da büyüklerini almıştık ama oltada bu kadar olmamıştı. Fotoğraf 2. Eşkina Fotoğraf 3. Eşkina ve ben
Cumartesi, Saat 22.00 Balık iyice durdu. Artık çıkma zamanı. Yarın Portolagosa gidip parekete atarız diye konuşmuştuk ama o taraftan pek balık duyulmadığına pareketeyi buraya atalım dedik. Karar değiştirdik. Eve gidip paraketeyi yemleyeceğiz. Fotoğraf 4. Cumartesinin balıkları
Cumartesi, Saat 24.00 Parekete hazır. Ama güneş doğmadan atmak gerek. Önceden karar verseydik bu akşamdan atmak lazımdı pareketeyi ama sabaha kaldı. Hem geçen pazardan yemlenmiş bir pareketem var, onu da atacağız. Aslında onu geçen pazartesi lodos için hazırlamşıtık ama aksilikler yüzünden bir türlü atamadık. Tam bir haftadır üzerinde ahtapot ile yemli bir şekilde bekliyor. Mecburen atmak zorundayız yoksa atmadan temizlemek akıl karı bir iş değil. Pareketeyi siyah çöp poşeti ile sardım ve pazartesi yemlerin üzerini biraz tuzladım. Poşetleri açtık açmamızla kaçmamız bir oldu, koku ama ne koku. İnsanın resmen midesini bulandırıyor. Fotoğraf 5. Parakete yemlerken
Pazar, Saat 05.15 Limandayız tekrar, güneşin doğmasına bir saatten fazla var. Önce ahtapot ile yemlenmiş, bir hafta bekletilmiş, Hakan Hocanın doğal mazmuz dediği paraketeyi çay ağzına attık. Kokudan da kurtulduk. Sonra da mamun ile yemlenmiş olanı attık. Hadi bakalım oltacılık zamanı. O da ne hava sinirlendi, poyraz şiddetlendi. Hakan Hoca attın pareketeyi balıkların hepsini kokudan bu tarafa kaçırdın diye dalga geçiyor benle. İri istavrit de çıktı oltada. Tamam seyirtmede tutuyoruz ama oltadaki keyfi bir başka oluyormuş . Bir ara Hakan Hocanın oltada altta istavrit üstte lidaki çekti. Yerimizden kalktık ne geliyor diye, tastamam eşşek istavriti. Oltarı yemlemeye yetiştiremiyoruz. Dalga da arttı. Biz de kıyıya yanaştık tekrar. Fotoğraf 6. Şafak bereketi
Pazar Saat 11.30 Paraketeleri toplamayı bitirdik. 150 iğnelik olanda 1 mırmır, 1 sparo ve 3 lidaki var. Biraz geç kaldık toplamaya ama hava müsade etmedi ki. Ahtapot ile yemlenmiş olanda bütün yemler üzerindeydi. Onu hazırlamaya uğraştık, kokusuna da katlandık eh birde şu sert ahtapotları iğneden çıkarma telaşı olmasa. Bir daha mı. Sadece şiddetli lodoslarda atacağım, levrek için. Kesinlikle böyle bırakmam. Ders oldu.
Faruk Abi pareketeyi toplarken yanımıza geldi, sonra ayrıldı. Topladıktan sonra onun yanına gittik sabah kahvesini beraber içelim diye ama havadan ve dalgadan dolayı kayıkları yanaştıramadık.
Bir ara yemlerimiz bitti, yem çıkaran Ahmet Abinin yanına gidip yem takviyesinden aldık. Faruk Abi çıkıyormuş, Ahmet Abi de oradaydı. Bütün takımı bir fotoğraf çektim. Faruk Abi rahatsızmış, erken çıkıyordu. Bizde yemeğimizi yedik ve oltacılığa devam. Akşamüstüne doğru balık yine oynadı. Hakan hocanın da maşallahı vardı bu saatlerde. El kadar ispariler, istavritler, barbunya, mırmır. Demek benimkiler yemeğe kadarmış. Bundan sonra yemek yemeyeceğim. Anlaşıldı. Fotoğraf 7. Greek Team Fotoğraf 8. Acıktık Fotoğraf 9. Hakan Hoca ve ispari Fotoğraf 10. Pazarın balıkları
Pazar Saat 17.30 Limandayız. Dalgalardan, sallanmaktan ve şiddetli poyrazdan ikimizin de pestili çıktı. Ama değdi. İki haftalık ayrılığın acısını fena çıkardık.
NOT 1. Cumartesi akşamı çekilen fotoğraflar cep telefonu ile çekildi. NOT 2. Fotoğraf makinesinin saat ayarları yapılmamıştı.
vermuda şeytan üçgeni gibiydik... Bugün 28 Ekim 2009, Çarşamba; Yunanistan'da resmi tatil… Haftalar öncesi Serkan’la (cranium) bu gün için program yapmıştık; balığa gidecektik. Yeter ki, hava güzel olsun… Kısmetimize yazdan kalma bir hava vardı. Sabahın erken saatlerinde, daha hava aydınlanmadan yola koyulduk. Aslında biz Porto Lagos’a gidecektik, ama Faruk Abi (albatros.gr) İmaret’e gidersek bize bir sürprizi olduğunu söyledi. Sürprizleri severim; biz de doğru İmaret’e gittik. Faruk Abi gelinceye dek mırmır meramızda avlandık. Gün güzel başlamıştı. Serkan ha bire mırmır çekiyordu. Daha sonra Faruk Abi yanımıza geldi ve bize sürprizini açıkladı. Bizim hiç avlanmadığımız ve bilmediğimiz güzel bir mercan merasına götüreceğini söyledi. Doğruca mercan merasına… Gerçekten çok bereketli bir meraymış. Mercanların, karagözlerin öyle “kafa atması”nı özlemişim. Çok zevk aldım. Hele gene o eşkinanın gelişi; sanki kamış kırılacaktı. Uzun zamandır bu kadar keyifli balıkçılık yapmamıştım desem yalan olmaz. Faruk Abiye buradan teşekkür ederim. Yanımıza daha sonra Ahmet Abi (mariner 8) de sırtı yaparak geldi. “Greek Team” tam kadro merayı istila etmişti. Bir ara kendi kendime dedim ki; “Vermuda Şeytan Üçgeni oldu burası. Gelen geçen balığı yutacağız.”
Yem: canlı mamun Oltalar: klasik üçlü İğneler: 4-5 No mustad ve winner