27-11-2006, 13:37
Avrupa Birliği’nin Ortak Balıkçılık Politikası
Avrupa Birliği çerçevesinde, balıkçılık alanındaki ilk ortak uygulamalar, balıkçılık sahalarına girişin, Pazar ve yapılarla ilgili konuların düzenlenmesi amacıyla 1970’li yılların başlarında gündeme geldi. Buna göre, üye ülke balıkçılarının av sahalarına eşit haklarda girebilmelerinin önü açıldı. Üye ülkelerin, balıkçılık yönetiminin kendi kontrollerindeki sularda en iyi şekilde yerleşmesi ve uluslararası anlaşmalara göre haklarının korunması için ortak bir politika belirlenmesi yönünde karar alındı. Bu çerçevede AB’nin Ortak Balıkçılık Politikası, 1983 yılında başlatıldı.
Ortak Balıkçılık Politikası’nın 1992 yılında gözden geçirilmesi sonrasında, tüm alt sektörlerde yeniden yapılanmaya gidildi. Balıkçılık ve yetiştiricilik sektörleri için kullanılabilir tüm bütçe kaynaklarının bütünleştirilmesini hedefleyen Balıkçılığın Yönlendirilmesi Mali Aracı (FIFG) 1993 yılında oluşturuldu. Söz konusu mali araç ile, avlanma, pazarlama, işleme ve su kültürü sektörlerinde yapısal tedbirlerin hayata geçirilmesi, sahil suları içerisinde korunmuş bir bölge yaratılması ve liman faaliyetlerinin geliştirilmesi için gerekli olan fonlar kullanıma açıldı. 1993 yılıında balıkçılık sektörünün farklı dallarına ilişkin bütçenin tamamı FIFG içinde birleştirildi. 2000-2006 dönemi için FIFG’e 3,7 milyar Euro ayrıldı.
Ayrıca, balıkçılık ile geçimini sağlayan bölgelerin diğer yapısal fonlardan yararlanmalarının sağlanması için PESCA oluşturuldu. Bununla, alternatif faaliyetler, iş ve eğitim programları yaratılması ve geliştirilmesine destek verilerek balıkçılık sektörüne olan bağımlılığın azaltılması hedeflendi.
Ortak Balıkçılık Politikası, yeniden yapılanma süreci içinde bulunuyor. 2001 yılının Mart ayında Avrupa Komisyonu, Topluluktaki balıkçılığın durumuna ilişkin Yeşil Kitap’ı hazırladı. Yeşil Kitap’ta, mevzuat ve Ortak Balıkçılık Politikası’nın sorunları değerlendirilerek, bunlara ilişkin reformlara yer veriliyor Buna göre, balık stoklarının aşırı tüketildiği ve balıkların olgunlaşmadan avlandığı belirtilerek, deniz eko-sistemlerinin korunması gerektiğinin altı çiziliyor. Ortak Balıkçılık Politikası’nın gıda güvenliği, çevre ve kırsal bölgelerin kalkındırılması gibi alanlara daha fazla önem vermesi gerekliliği vurgulanıyor.
AB’nin yeni üyelere balıkçılık alanında yaptığı katkı SAPARD programı altında gerçekleşti. Bu program kapsamındaki farklı önlemlerden biri de tarım ve balıkçılık ürünlerinin işlenmesi ve pazarlanmasının geliştirilmesidir. Bu amaçla, 2000-2006 dönemi için 954 milyon Euro ayrıldı. (SAPARD bütçesinin %26’sı)
AB’ye katılım müzakerelerini tamamlamış olan ülkeler balıkçılık alanında, kaynak kullanımı, denetim ve kontrol, yapısal eylemler, pazar politikası, devlet yardımları konularında mevzuatlarını AB ile uyumlaştırdılar.
Türkiye’nin AB Ortak Balıkçılık Politikası’na Uyumu
2003 yılı Kasım ayında açıklanmış olan İlerleme Raporu’nda, Türkiye’nin balıkçılık alanında yapması gerekenlere değiniliyor. Rapor’da, kaynak ve filo yönetimi ile denetim ve kontrol organlarında reform yapılması, insan kaynaklarının eğitilmesi, tesis ve donanımların geliştirilmesine yönelik çabalara hız verilmesi gerekliliği üzerinde duruluyor.
Balıkçı tekneleri kayıtlarının modernleştirilip müktesebat ile uyumlu hale getirilmesi gerekiyor.
Piyasa politikası alanında, Türkiye’nin üretici örgütleri kurulmasına yönelik çabalarını arttırması, balıkçılık ve kültür balıkçılığı faaliyetlerinin ruhsatlandırılması ve tescil edilmesini iyileştirmesi ve işletmelerin, balık elden geçirme, balık piyasaları ve balık işleme konularında, Kritik Kontrol Noktalarında Tehlike Analizi (KKNTA) sistemine uymalarının sağlanması gerekiyor. Deniz biyolojisi verileri yanında, uyumlulaştırılmış balıkçılık istatistikleri ve piyasa bilgilerinin toplanması önemli.
Uluslararası balıkçılık anlaşmaları konusunda, Türkiye’nin Atlantik Ton Balığının Korunması İçin Uluslararası Komisyon’a üyelik başvurusunun sonuçlanması bekleniyor.
Kısaca, Avrupa Komisyonu tarafından 5 Kasım 2003 tarihinde yayınlanan İlerleme Raporu’nda, Türkiye’nin balıkçılık alanında sınırlı ilerleme kaydettiğinden bahsediliyor. Rapor’a gore, balıkçılık sektöründe müktesebat ile uyuma yönelik bir strateji kabul edilmiş olmakla birlikte, özellikle kaynak yönetimi ve denetim ile ilgili alanlarda, AB’nin balıkçılık politikasının ana unsurlarıyla önemli farklar devam ediyor. Kurumsal konularla ilgili olarak balıkçılık için, Bakanlık bünyesinde veya onun kontrolünde (kültür balıkçılığı dahil) sorumlulukları kapsamlı ve açıkça belirlenmiş ayrı bir müdürlük veya ajans kurulması tavsiye ediliyor.
2004 yılı Ilerleme Raporu'na göre, gerek müktesebata genel uyum, gerekse mevcut yönetmeliklerin uygulanması konusunda sağlanan ilerleme sınırlı gözükmektedir.
Türkiye balık stoklarının korunması, kaynak yönetimi ile üretim ve pazarlama yapılarının modernizasyonu konusunda çabalarını artırmalıdır. İdari yapıların iyileştirilmesi ve gerekli denetim ve kontrol kapasitelerinin güçlendirilmesi için büyük çaba sarf edilmesi gerekmektedir.
Türkiye, balıkçılık alandaki eksiklerinin giderilmesi için, Temmuz 2003 tarihinde yürürlüğe giren Ulusal Program’da verilen öncelikler çerçevesinde çalışmalarını yürütmeye devam ediyor. Buna istinaden gerçekleştirilen çalışmalar çerçevesinde, ilk etapta gerekli olan yasal değişikliklere yönelik bir Su Ürünleri Kanunu Değişiklik Taslağı (Su Ürünleri Çerçeve Kanunu yerine) hazırlandı. Uyum çalışmasının detaylandırılacağı Su Ürünleri Sektörünün Yasal ve Kurumsal Olarak AB Su Ürünleri Müktesebatına Uyum Projesinin eşleştirme (twinning) sözleşme hazırlıkları ise devam ediyor.
ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ Avrupa Birliği Ofisi internet sitesinden alıntıdır.
Avrupa Birliği çerçevesinde, balıkçılık alanındaki ilk ortak uygulamalar, balıkçılık sahalarına girişin, Pazar ve yapılarla ilgili konuların düzenlenmesi amacıyla 1970’li yılların başlarında gündeme geldi. Buna göre, üye ülke balıkçılarının av sahalarına eşit haklarda girebilmelerinin önü açıldı. Üye ülkelerin, balıkçılık yönetiminin kendi kontrollerindeki sularda en iyi şekilde yerleşmesi ve uluslararası anlaşmalara göre haklarının korunması için ortak bir politika belirlenmesi yönünde karar alındı. Bu çerçevede AB’nin Ortak Balıkçılık Politikası, 1983 yılında başlatıldı.
Ortak Balıkçılık Politikası’nın 1992 yılında gözden geçirilmesi sonrasında, tüm alt sektörlerde yeniden yapılanmaya gidildi. Balıkçılık ve yetiştiricilik sektörleri için kullanılabilir tüm bütçe kaynaklarının bütünleştirilmesini hedefleyen Balıkçılığın Yönlendirilmesi Mali Aracı (FIFG) 1993 yılında oluşturuldu. Söz konusu mali araç ile, avlanma, pazarlama, işleme ve su kültürü sektörlerinde yapısal tedbirlerin hayata geçirilmesi, sahil suları içerisinde korunmuş bir bölge yaratılması ve liman faaliyetlerinin geliştirilmesi için gerekli olan fonlar kullanıma açıldı. 1993 yılıında balıkçılık sektörünün farklı dallarına ilişkin bütçenin tamamı FIFG içinde birleştirildi. 2000-2006 dönemi için FIFG’e 3,7 milyar Euro ayrıldı.
Ayrıca, balıkçılık ile geçimini sağlayan bölgelerin diğer yapısal fonlardan yararlanmalarının sağlanması için PESCA oluşturuldu. Bununla, alternatif faaliyetler, iş ve eğitim programları yaratılması ve geliştirilmesine destek verilerek balıkçılık sektörüne olan bağımlılığın azaltılması hedeflendi.
Ortak Balıkçılık Politikası, yeniden yapılanma süreci içinde bulunuyor. 2001 yılının Mart ayında Avrupa Komisyonu, Topluluktaki balıkçılığın durumuna ilişkin Yeşil Kitap’ı hazırladı. Yeşil Kitap’ta, mevzuat ve Ortak Balıkçılık Politikası’nın sorunları değerlendirilerek, bunlara ilişkin reformlara yer veriliyor Buna göre, balık stoklarının aşırı tüketildiği ve balıkların olgunlaşmadan avlandığı belirtilerek, deniz eko-sistemlerinin korunması gerektiğinin altı çiziliyor. Ortak Balıkçılık Politikası’nın gıda güvenliği, çevre ve kırsal bölgelerin kalkındırılması gibi alanlara daha fazla önem vermesi gerekliliği vurgulanıyor.
AB’nin yeni üyelere balıkçılık alanında yaptığı katkı SAPARD programı altında gerçekleşti. Bu program kapsamındaki farklı önlemlerden biri de tarım ve balıkçılık ürünlerinin işlenmesi ve pazarlanmasının geliştirilmesidir. Bu amaçla, 2000-2006 dönemi için 954 milyon Euro ayrıldı. (SAPARD bütçesinin %26’sı)
AB’ye katılım müzakerelerini tamamlamış olan ülkeler balıkçılık alanında, kaynak kullanımı, denetim ve kontrol, yapısal eylemler, pazar politikası, devlet yardımları konularında mevzuatlarını AB ile uyumlaştırdılar.
Türkiye’nin AB Ortak Balıkçılık Politikası’na Uyumu
2003 yılı Kasım ayında açıklanmış olan İlerleme Raporu’nda, Türkiye’nin balıkçılık alanında yapması gerekenlere değiniliyor. Rapor’da, kaynak ve filo yönetimi ile denetim ve kontrol organlarında reform yapılması, insan kaynaklarının eğitilmesi, tesis ve donanımların geliştirilmesine yönelik çabalara hız verilmesi gerekliliği üzerinde duruluyor.
Balıkçı tekneleri kayıtlarının modernleştirilip müktesebat ile uyumlu hale getirilmesi gerekiyor.
Piyasa politikası alanında, Türkiye’nin üretici örgütleri kurulmasına yönelik çabalarını arttırması, balıkçılık ve kültür balıkçılığı faaliyetlerinin ruhsatlandırılması ve tescil edilmesini iyileştirmesi ve işletmelerin, balık elden geçirme, balık piyasaları ve balık işleme konularında, Kritik Kontrol Noktalarında Tehlike Analizi (KKNTA) sistemine uymalarının sağlanması gerekiyor. Deniz biyolojisi verileri yanında, uyumlulaştırılmış balıkçılık istatistikleri ve piyasa bilgilerinin toplanması önemli.
Uluslararası balıkçılık anlaşmaları konusunda, Türkiye’nin Atlantik Ton Balığının Korunması İçin Uluslararası Komisyon’a üyelik başvurusunun sonuçlanması bekleniyor.
Kısaca, Avrupa Komisyonu tarafından 5 Kasım 2003 tarihinde yayınlanan İlerleme Raporu’nda, Türkiye’nin balıkçılık alanında sınırlı ilerleme kaydettiğinden bahsediliyor. Rapor’a gore, balıkçılık sektöründe müktesebat ile uyuma yönelik bir strateji kabul edilmiş olmakla birlikte, özellikle kaynak yönetimi ve denetim ile ilgili alanlarda, AB’nin balıkçılık politikasının ana unsurlarıyla önemli farklar devam ediyor. Kurumsal konularla ilgili olarak balıkçılık için, Bakanlık bünyesinde veya onun kontrolünde (kültür balıkçılığı dahil) sorumlulukları kapsamlı ve açıkça belirlenmiş ayrı bir müdürlük veya ajans kurulması tavsiye ediliyor.
2004 yılı Ilerleme Raporu'na göre, gerek müktesebata genel uyum, gerekse mevcut yönetmeliklerin uygulanması konusunda sağlanan ilerleme sınırlı gözükmektedir.
Türkiye balık stoklarının korunması, kaynak yönetimi ile üretim ve pazarlama yapılarının modernizasyonu konusunda çabalarını artırmalıdır. İdari yapıların iyileştirilmesi ve gerekli denetim ve kontrol kapasitelerinin güçlendirilmesi için büyük çaba sarf edilmesi gerekmektedir.
Türkiye, balıkçılık alandaki eksiklerinin giderilmesi için, Temmuz 2003 tarihinde yürürlüğe giren Ulusal Program’da verilen öncelikler çerçevesinde çalışmalarını yürütmeye devam ediyor. Buna istinaden gerçekleştirilen çalışmalar çerçevesinde, ilk etapta gerekli olan yasal değişikliklere yönelik bir Su Ürünleri Kanunu Değişiklik Taslağı (Su Ürünleri Çerçeve Kanunu yerine) hazırlandı. Uyum çalışmasının detaylandırılacağı Su Ürünleri Sektörünün Yasal ve Kurumsal Olarak AB Su Ürünleri Müktesebatına Uyum Projesinin eşleştirme (twinning) sözleşme hazırlıkları ise devam ediyor.
ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ Avrupa Birliği Ofisi internet sitesinden alıntıdır.