Sevgili Arkadaşlar,
Konuya ilişkin bir tespit yapmak istiyorum öncelikle sorunumuz İstanbul gibi deniz kentindeki yetersiz imkanlar ve bu yetersizliklerden rant
çıkarmaya çalışan kurumlar ve kişilerdir diğer şehirlerimizdeki iyi işletilen balıkçı barınaklarını lütfen İstanbul ile kıyaslamayınız şehrimizde bu iş
büyük oranda suç örgütlerini elinde bir kazanç kapısı olarak kullanılmak-tadır.
Talebin fazla arzın az olması nedeniylede kooperatif ve dernekler tarafından kiralanan ve amacı uygun fiyatlarla insanların teknelerini bağlayabileceği alanlar olarak ayrılan yerler şu ana kadar gördüğüm bir yer hariç amacının dışında kullanılmaktadır.
isterseniz bir deneme yapıp gayet iyiniyetle şehrimizin bir ucundan diğerine yer aramaya kalkın, öncelikle tanıdık aracılığıyla gelmiyorsanız yüzünüze bile bakmayacaklar bulabildiğiniz yerlerse hiçbir imkanları olmamasına karşın ( iskele,su,elektirk,mazot güvenlik vs ) inanılmaz rakamlar isteyeceklerdir.
Bu nedenle İstanbulda doğru denetleme yapılmadığı sürece balıkçı barınağı mantığı işlemeye-ceği gibi bu tip yerlerin istanbulun kıyılarının şu anki arsa değeri düşünüldüğünde yapılması çok kolay görünmemek-tedir.
Benim görüşüm yat limanı ve benzeri oluşumların artması fiyatları rekabet dolayısıyla aşağıya çekeceği ve bu sayede kötü işletilen balıkçı barınaklarıda daha kaliteli ve ucuz hizmet verme yönüne gireceği şeklindedir
Şehir planlamacılarının yaptığı çalışmalar göre İstanbulun ihtiyacı olan yat limanı adedi 7-8 arası, mevcut olan ise 2 adettir. Bu durumda tekelciliğin tüm kuralları işlemekte ve bizim gibi kısıtlı imkanı kişiler ve hatta imkanı geniş olan kişileri bile yıldıracak kadar yüksek kiralar istenmektedir.
( Son üç yıldır insanların artık tekne bağlamada isteksiz davranması nedeniyle özellike Kalamış Marina fiyat indirmiş durumda olup 6 m Boy 2 m genişlikteki bir teknenin yıllık kirası 1100 USD civarındadır bunun dışındaki rakamları merak edenler aşağıdaki adresten hesaplama yapabilirler )
http://www.seturmarinas.com/KALAMIS/kala...lar_tr.htm )
vergi konusunda ise şunu söylebilirim.
MTV servet üzerinden alınan bir vergi çeşidi olmayıp araçların kullanmakta olduğu yol ve benzeri hizmetlerin devamlılığını sağlayabilmek amacıyla salınan bir vergi çeşididir bu gerçekten yola çıkarak girmeyi düşündüğümüz AB ülkelerinde ilk alım sırasında ödenen KDV dışında herhangibir vergi olmayı hatta Alman vatandaşları satın aldıkları tekneleri başka bir ğlke barındıracaklarını beyan ettiklerinde KDV dahi ödememektedirler.
Ülkemizde mevcut tekne kapasitesinin % 95 bölümü yabancı bandıralı olarak kayıtlı olup hiçbir vergi ödememektedir. Geriye kalan % 5 lik bölümdeki Türk bayraklıların çoğunluğu ise kurdukları şirket yada mevcut şirketlerindeki sözleşmelerini revize ederek kayıt yaptırmakta ve MTV ödememekle beraber yapım ve alım masraflarını ve KDV dahil şirket giderlerinde düşmektedirler.
Kısaca tüm vergi sistemizdeki çarpıklık burada da kendini göstermekte ve ancak kümesteki tavuklardan tüyleri kalmayacak şekilde vergi toplanabilmektedir.
beygir güzü üzerinde alınan vergide teknenin boyutu ve diğer özellikleri dikkate alınmadığında 10-15 metre arası bir yelkenli çok daha düşük motora ihtiyaç duyduğundan 1 lira ödüyorsa 8 metrelik amatör birbalıkçı teknesi 70 beygir motor için 20 kat vergi ödemekle yükümlüdür.
KONUYA İLİŞKİN DAHA DETAYLI BİLGİ İÇİN LÜTFEN AŞAĞIDAKİ HABERİ TIKLAYIN
http://www.radikal.com.tr/veriler/2005/0...160778.php
VERGİ HAKÇA PAYLAŞTIRILDIĞINDA VE DOĞRU KULLANILDIĞINDA KUTSALDIR.